Abdullah bey sizinle yaptığımız röportajdan sonra Tuncay Özkan, sizi ya da röportaj için beni aramak yerine İzmir’de ki bazı gazetecilere bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında; “ben içki içmem ve Çeşme’de kimse benim hesabımı ödeyemez.” dedi, bu konuda ne söylemek istersiniz? 
 
Bak güzel kardeşim ben babam mezardan kalksa yalan söylemem! Tuncay Özkan’ın içki içip içmediğini de bilmem, beni de ilgilendirmez. 2018 yılında genel başkanımızın da katıldığı bir program oldu Sheraton’da başka milletvekilleri de vardı. O gece şimdiki belediye başkanı Ekrem Oran’da var. 
Tuncay Özkan ve  Ekrem Oran otelin restoranında otururken  Chivas Regal marka viski siparişi veriyorlar, istedikleri viski restoranda o an olmadığı için, depodan tutanakla çıkarıp gönderdik. 
Sheraton burası, her şey kayıtlı.
Otelde kalan misafirlerin konaklaması dışındakiler ekstra olduğu için bizim garson çocuklar adisyonu götürüyor, ödemiyorlar belediye ödesin diye.
Garson çocuklar ne yapalım müdür bey diye, bana sordular?
Ben de geri gönderdim. Kimin imza attığını bilmiyorum imza atıp geri gönderiyorlar. 
Muhittin Dalgıç’ı aradım, kardeşi Zahir onu da ödedi. 
 
Muhittin’in o gün bize söylediği şu; ‘burada ki genel başkan dahil bütün misafirler benim misafirim, konaklama ücretleri bana ait ama herhangi bir ekstra bir şey yer, içerlerse, siz ücretini alırsınız Abdullah bey dedi. Diğer milletvekilleri ödedi onlarda bir sıkıntı olmadı.
 
Ayrıca benim Tuncay Özkan’la bir derdim yok.  Kendisini sevmem, neden sevmem hemen söyleyeyim. Cumhuriyet mitinglerini yapan adam sonra gitti Kanaltürk televizyonunu Akın İpek’e - bir fetocuya - sattı üzüldük tabii. 
Ben olsam satmazdım, eğer sen bir Cumhuriyet aşığıysan, Atatürkçüysen satmayacaksın. Kapatırsın kanalını, konkordato ilan edersin ama bir fetöcüye satmazsın. 
 
Sonra bunu aldılar içeri Ergenekon’dan mı başka bir sebepten mi bilmem.
 
Benim genel başkanım da  bu konuda çok duygusal bir adamdır,  Cumhuriyet sevdalısı diye aldı Mustafa Balbay’ı,  Tuncay Özkan’ı milletvekili yaptı, MYK’ya aldı, genel başkan yardımcısı yaptı. 
 
Tuncay Özkan ne yaptı?
Tuncay Özkan durup dururken çıktı ben Çeşme’ye Ekrem’i, Urla’ya o fetöcüyü, Buca’ya, Çiğli’ye ve Foça’ya şimdiki belediye başkanlarını aday gösterdi.
 
Demokrasi’nin beşiği CHP’nde belediye başkanlarını seçmek için örgüte, kurmaya, üyeye, vatandaşa sormadan bu Tuncay efendi başkan adayı gösteriyor. Ben bir kurmay olarak soruyum neden Tuncay Özkan gösteriyor bu belediye başkanlarını, sebep ne? 
Bütün bunlar yetmiyor şoförü Orkun Kalonya’yı,  Buca’da şirket üzerinden işe alıyor, oradan hop bize gönderiyor Çeşme Belediyesine, özel kaleme alınıyor sonra devlet memuru oluyor, bulunmaz hint kumaşı ya bu Orkun. 
 
Peki sizce Sayın Kemal Kılıçdaroğlu neden bu kadar fırsat verdi Tuncay Özkan’a?
Genel başkanımız Erdal İnönü gibi pırıl pırıl tertemiz bir adamdır, binlerce hatası vardır mutlaka ama onun için hiç kimse boğazından bir lokma haram geçti diyemez. Muhittin Dalgıç için de bugün ne Çeşme’de ne Alaçatı’da bir Allah’ın kulu restoranımda hesap ödemedi diyemez, o da böyle bir adam. 
 
Muhittin Dalgıç, Alaçatı belediyesi kapanıp Çeşme’ye tekrar başkan seçilince, ÇEŞTOB başkanı Veysi Öncel de bizler de Çeşme’ye gelen misafirlerinizi ücretsiz ağırlamak isteriz dedik, kabul etmedi, indirimli fiyattan yapın ama ücretinizi mutlaka alın dedi.
 
Aziz Kocaoğlu, İzmir’de rahmetli Ecevit’in ve Mustafa Kemal’in Köykent projesini hayata geçirdi, başarılı da oldu. Bugün Türkiye’nin pek çok yerine Tire Süt üzerinden süt ve süt ürünleri satılıyor. 
2018’de Aziz Kocaoğlu’nun yaptığı açıklamalar nedeniyle Genel Başkanla arası açıldı. Genel Başkanımız da Kocaoğlu’yla aralarındaki bu krizden dolayı, Aziz Kocaoğlu’nu  ve tüm ekibini 2019 yerel seçimlerinde istemedi. Tuncay Özkan da bu Ekrem Oran’ı istedi.
 
Bir İlçe Belediye başkanını bir yere aday göstermek için, Büyükşehir Belediye Başkanı’na sorarsınız, teşkilata sorarsınız, kurmaya sorarsınız, yoklama yaparsınız, bir defa edep adaptır bu. Eğer ben Cumhuriyetçi, Atatürkçü isem kimseye gebe kalmam, kimse de bana seni ben oturttum oraya diyemez. 
 
Gelelim Çeşme’nin sıkıntılarına!
Çeşme’nin ne gibi sıkıntıları var?
Biz Çeşme’de turizmi geliştirmek yerine Çeşme’yi rezidanslarla katlettik!
 
Nasıl, biraz açabilir misiniz?
Çeşme’de şu anda korkunç bir yapılaşma ve turizm ruhsatlarıyla rezidans yapma çılgınlığı var.
 
Rezidanslar’ın Çeşme’ye turizmin gelişmesi açısından bir getirisi yok mu, bu yüzden mi izin verilmemeli?
 
Çevre ve Şehirciliğin en büyük hatalarından biri. 
Şimdi size bir şey anlatacağım. Çeşme Belediyesi Çeşme’de aç kalmış, başka hiç bir arsası yokmuş gibi Ilıca’da denize nazır 2 bin m2 yeri satıyor, önünde de hemen halk plajı var. 
Buranın asıl kötü tarafı 1996 planına göre  aynı zamanda turizme açık olması ve turizm için 5 kat verilmiş olmasıdır.
Şimdi adamlar kalkıyor buraya rezidans yapıyorlar. 1974-1975 yıllarında çıkan yasaya göre turizm planı olduğu için önündeki o halk  plajını da kullanabilirler. Şimdi burası tel örgüyle çevrilmiş, oradaki vatandaş halk plajına giremiyor.

Ben belediye başkanı olsam, sürekli kavga etmek yerine giderim turizm bakanına, ‘sayın bakanım sizden ricam benim turizm imarlı yerleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile görüşün, buraların  %20’sini rezidansa  %80’ini otele çevirin’ derim.
 
Çeşme siyaset üstü olmalı dememin sebebi de bu, burası turizm bölgesi, o yüzden buradaki bütün siyasi ilçe başkanlarını, STK’ları, alır giderim Cumhurbaşkanı’na, turizm bakanına kavga etmem.
Muhittin Dalgıç, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’la konuştu, Alaçatı  Seaside yolunu o dönemin parasıyla 10 trilyona aldı ve oraya yol yaptı, o yol oraya artı değer kattı. Kötü mü oldu?
 
 
Ayrıca Çeşme Belediyesi neden bu kadar belediye mülkü satıyor anlamış değilim.
Çeşme Belediyesi güçlü bir belediye emlağı ve vergisi en çok olan yerlerden birisi Çeşme.
 
Ayrıca biz belediyeyi bırakıp gittiğimizde 6 milyon nakit, 14 milyon alacak, toplam 20 milyon paramız vardı Çeşme Belediyesi’nde. Ben başkanlığını yaptım, denetim raporlarında kayıtlıdır bunlar, gitsin incelesinler. 
 
Büyükşehir yasası çıktıktan sonra zaten ilçe belediyelerinin giderleri düştü. İZSU, kanalizasyon, yol bakımı, park, bahçe, peyzaj otogar, tretuvar gibi pek çok hizmeti İzmir Büyükşehir Belediyesi yapıyor.
Şu andaki yapılan alt yapı çalışmalarının çoğu  bizim zamanımızda Aziz Kocaoğlu ile birlikte hazırlayıp onayladığımız projeler,  Tunç Soyer’de bunları devam ettirdi.
 
Gelelim Mamurbaba’ya…
Mamurbaba planlarını  Faik Bey zamanında biz yaptık, o zaman çoğu kişi bize kızmıştı ama bugün buranın parseli 20 milyona satılıyor. 
Aynı zamanda burası 3. derece sit.

Buradaki koruma amaçlı planda diyor ki, çevre ve şehircilik olarak, belediyeniz tarafından verilecek olan yapı ve oturma ruhsatını vermeden önce, bizim onay vermemiz gerekiyor.
 
Burada bir tane vatandaş bir ev yaptı yanına da bir kulübe yaptı belediye mühürledi, çevre ve şehirciliğe gitmediği için. Üstüne ceza ödedi sonra da burayı yıktılar zaten.
 
Mamurbaba’da bir problem mi var?
Evet var, bu evi yıkılan vatandaş, benim size verdiğim röportajımı okumuş, beni aradı.
Abdullah Bey, ‘benim kulübemi yıkmışlardı ama karşıdakiler buraya kale yaptı kale’ dedi. 
5015 sokak no: 22 ve 24 üzerindeki 800 m2 alanın duvarının üzerine bir de  2,5 metre alüminyumdan trapezle çevirmişler duvarları. Biz bu trapezlere güneş vurduğunda, yansımadan dolayı bahçemizde oturamıyoruz. 
Mamurbaba’da 800 m2’ye tek konuttu benim kulübemi yıktılar ama bu burada 4 konut 4 havuz var. Duyduğuma göre buraya 2021 yılında Çeşme Belediyesi tarafından da  ruhsat verilmiş, bu suç değil mi? dedi.

Şimdi buraya Çeşme Belediyesi ruhsat vermiş mi, verdi ise çevre ve şehircilik bakanlığının haberi var mı?
 
Gelelim Çeşme CHP İlçe Örgütüne…
 
İlçe Başkanı, ilçe yönetimi, meclis üyeleri ve zabıtalar delege seçimi yapıyorlar, bununla kalmıyor tehdit ediyor, şantaj yapıyorlar.
Parti üyeleri beni aradı, bize böyle böyle yaptılar diye. 
 
Çeşme’deki bu delege seçimini  kabul etmiyorum.  Sait Kavasoğulları’nda biraz vicdan olsa Çeşme’deki tüm CHP üyelerini toplar, kim delege olmak istiyorsa yazar, üyelerede der ki, hadi arkadaşlar istediğinizi seçin yazın. 
Mustafa Kemal’in, CHP’nin tüzüğü budur işte!
 
Bu ülkenin batma sebebi nedir biliyor musunuz Selma Hanım?
Çeşme’de menfaati olan el bağlıyor, yalakalık yapıyor, konuşmazlar arkada laf üretir, dedikodu yaparlar ama açık açık konuşmazlar. Çünkü konuşurlarsa ertesi gün kapısına zabıta gelir,ceza yer.
Bunları bizim temizlememiz  gerekiyor.
 
Şimdi size bir örnek vereceğim yazın bunu…
Atatürk ve o dönemki 150 milletvekili TBMM’ye mebus olarak seçiliyorlar, Atatürk, kendisinide en başa koyarak 150 milletvekilinin mal varlıklarını devlete bildiriyor. 
Eğer 5 yıl içerisinde mal, bu 150 mebusun mal, mülk durumunda bir değişiklik olursa affetmem diyor. Aradan bir yıl geçiyor Ağustos ayında Meclis tatildeyken, Atatürk’ün önüne iki tane tapu geliyor.
Bilecik mebusu Hasan Bey bir tane han almış, Adana mebusu Mustafa Bey de bir tane arazi almış. Yaverine dönüyor, Meclisi çabuk olağanüstü toplayın diyor. O günkü şartlarda Meclis 15 günde  zor toplanıyor. Telefon yok, araç yok…
Herkes bir panik toplanıyor.
Atatürk, Meclise bu iki dosya ile giriyor. Fethi bey cesaretini toplayıp soruyor; “Paşam savaş mı var?” diye.
 Hayır beyler “hayır işi var”  diyor.
Atatürk çıkıyor kürsüye, alkışlarınızla Bilecik mebusumuz Hasan Bey’i kürsüye davet ediyorum, neden biliyor musunuz?
Bilecik’teki hanını devlete bağışlayacakmış. Önüne koyuyor dilekçeyi imzalatıyor, Mustafa Bey de Adana’da ki yüz dönüm arazisini devletin orman işletmesine bağışlayacak diyor, onun da önüne koyuyor, dilekçeyi imzalatıyor. Meclis toplantısı bitiyor yaveri arkasından gidiyor acele acele. 
Paşam ne yaptınız diyor? 
Milletvekilliklerini düşürebilirdiniz, kanuna göre, o zaman herkes sizinle iftihar ederdi diyor. 
(devam edecek...)