Şimdi size bir örnek vereceğim yazın bunu…

Atatürk ve o dönemki 150 milletvekili TBMM’ye mebus olarak seçiliyorlar, Atatürk, kendisinide en başa koyarak 150 milletvekilinin mal varlıklarını devlete bildiriyor. 

Eğer 5 yıl içerisinde bu 150 mebusun mal, mülk durumunda bir değişiklik olursa affetmem diyor. Aradan bir yıl geçiyor Ağustos ayında Meclis tatildeyken, Atatürk’ün önüne iki tane tapu geliyor.

Bilecik mebusu Hasan Bey bir tane han almış, Adana mebusu Mustafa Bey de bir tane arazi almış. Yaverine dönüyor, Meclisi çabuk olağanüstü toplayın diyor. O günkü şartlarda Meclis 15 günde  zor toplanıyor. Telefon yok, araç yok…

Herkes bir panik toplanıyor.

Atatürk, Meclise bu iki dosya ile giriyor. Fethi bey cesaretini toplayıp soruyor; “Paşam savaş mı var?” diye.

 Hayır beyler “hayır işi var”  diyor.

Atatürk çıkıyor kürsüye, alkışlarınızla Bilecik mebusumuz Hasan Bey’i kürsüye davet ediyorum, neden biliyor musunuz?

Bilecik’teki hanını devlete bağışlayacakmış. Önüne koyuyor dilekçeyi imzalatıyor, Mustafa Bey de Adana’da ki yüz dönüm arazisini devletin orman işletmesine bağışlayacak diyor, onun da önüne koyuyor, dilekçeyi imzalatıyor. Meclis toplantısı bitiyor yaveri arkasından gidiyor acele acele. 

Paşam ne yaptınız diyor? 

Milletvekilliklerini düşürebilirdiniz, kanuna göre, o zaman herkes sizinle iftihar ederdi diyor. 

Atatürk, 5 bin Bilecik halkı Hasan’a 10 bin Adana halkı da Mustafa’ya oy verdi diyor. O halk üzülmez mi bunlara mı oy verdik diye, halkımı rencide edecek yetkiyi kim verdi bana diyor. 

Ben Atatürk’ten özür diliyorum, bizim gibilerine kurduğu bu Cumhuriyet bize  fazla geldi. 

Ama torunlarımız için, Çeşme için, Ülkemiz için Cumhuriyete’de, demokrasimize de sahip çıkacağız. 

Ben mücadele edeceğim.

Ama eğer  CHP buraya, Çeşme’ye  önümüzdeki yerel seçimlerde Ekrem Oran’ı tekrar aday gösterirse ben çok sevdiğim 44 yıllık kurmayı olduğum, partimden istifa edeceğim, siyaseti bırakacağım. 

Şeref sözü!

Gelelim Çeşme turizmini 10 aya uzatmak ve Çeşme’yi bir Mayorka bir İbiza yapmak için önerilerime;

Seçildikten sonra kavga rozetimi çıkartırım, hiç kimseyle kavga etmeden, STK’larla, siyasi parti temsilcileri ile, mülkü amirlerle, kurumlarla, esnaflarla, beach kulüpleri işletenlerle, taksicisiyle, şoförüyle kısaca Çeşme’de yaşayan ve buradan para kazanan herkesle Çeşme’yi masaya yatırır bir plan yaparım. Çeşme’nin öncelikle bir ‘macro planı’ olmalı.

 44 yıllık bir turizmci olarak önerilerimi sıralayayım;

1- Yunanistan Pire’de marinada yatlar sürekli alabora oluyor. Eğer Çeşme’de 750 yat için Şifne yat limanı yapar, bunu da kanalla Alaçatı’ya bağlarsak, burada DSİ’nin yaklaşık 50 metreye kadar yapılaşma yapılamaz. Burada hiç bir istimlaka gerek olmadan, kanalın kenarında gayrı menkulu olan her vatandaşımıza çizeceğimiz planla ister villa ister, butik otel resturanlar yapsın. 

 Bir  İngiliz yat işletmecisi, Alaçatı’dan- Çeşme’ye yatla üç dört saat zaman ve korkunç bir yakıt harcaması hesabı yapmış. Eğer Alaçatı Port’tan  - Şifne’ye denizden bağlantı kurarsanız bu yarım saatte düşer. Venedik - Çeşme Karnavalı yaparsanız dünya gelir.

2- 2004 yılında MacKenzie golf grubunu ağırladım. Burada golf yapmak işin en iyi alan nerede biliyor musunuz? Alaçatı atıksu terfi merkezinin olduğu yerde. Burada bir inceleme yaptırdık, Dünya’da en iyi golf merkezlerinden birisi burasıymış sebebi de hazır arıtılmış suyun olması ve rüzgardan golfü zorladığı için, bu golf alanı 29 çukuru olacaktı.

3- Kesinlikle gider Ankara’da Gençlik ve Spor Bakanlığı’nından, Çeşme’nin girişindeki futbol sahasını ve Ertan Ortaokulu’nu alır, başka bir yerde evlatlarımıza depremede dayanıklı, mükemmel bir okul inşaa eder, spor komplekslerini de yapar. Okulun ve sahanın olduğu alana da üç katlı otopark yapıp, Çeşme’nin araç otopark sorununu kökten çözerim. 

4- Çeşme’nin girişinde bulunan çarşı girişinden araçla girişi yasaklayarak sevgi ve gezi merkezi yapar, tüm dükkanların ön cephelerini tik ahşapla kaplayıp, yine tek tip yatay levha tasarımı ve Çeşme'ye  has çiçeklerle rengarenk bir Çeşme yaratabiliriz.

Sakız adası Pirgi Köyü gibi olur.

5- Alaçatı Hacı  Memiş Camii’sinin karşısındaki ucube kültür merkezini yıkar, yine tik ahşaptan mükemmel küçük hediyelik eşya dükkanları yapardım. Bölgede zaten bar beach klüp, eğlence ve konser yerleri olduğu için Alaçatı anfi tiyatroyu yıkıp, buradaki Tarihi Değirmenlerin dokusuna uygun mükemmel bir konsep yapar yine tik ahşapla bölgeyi yumuşatırdım.

Gişe problemini çözerdim Alaçatılılar ücretsiz otoyolunu kullanarak Çeşme’ye rahat gider,  trafikte rahatlardı. Reisdereye dönen kavşaktan hemen sonra 30 metre genişliğinde Şifne çamur banyosu olan bölüme bağlayarak Şifne  yolunu rahatlatırdım.

6- Çeşme otogar dahil ve arkasındaki 40 dönümlük otoparkı devreye sokarak, Akarca’da yapılacak yeni iskan alanlarını rahatlatırdım en önemlisi bütün dünyada turizm kentlerinde gece eğlencelerini şehir dışına taşıyarak,  İspanya gibi eğlence köyü kurarak meskenlere yakın tüm eğlence yerlerini 2400’ ten sonra taşırdım ama imkanda yaratırdım. 

Karaköy eğlence merkezi olamaz mı?

O vadiye 14 km’ lik tramvay koyarak tramvayın başında otopark yapar, sabaha kadar insanlar eğlenir,  kaza yapmaz. Karaköy vadisinde çok lüx Çeşme’ye  yakışır canlı konserler, barlar olsa, turistler eğlense kötü mü olur? 

Son olarak Çeşme’nin tepesine içme suyu arıtma tesisi kurardım, meşhur tarihi çeşmelerimizden vatandaşa ücretsiz su verirdim.

Sosyal demokrasiyi bilen belediye başkanları hibe almazlar, haraç toplamazlar,  vatandaşlar eğer Çeşme’ye bir yatırım yapmak isterse hiç bir ayrım yapmadan, çimentosunu bile taşırlar, taşırlar ki Çeşme’de  istihdam yaratılsın hiç bir çocuk yatağa aç girmesin diye.

Bu anlattıklarım Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde yürüyen gerçek askeridir, sahteleri de var ama onlar yok olmaya mahkumdurlar 

Sevgili Çeşmeli Hemşehrilerim

(Devam edecek…)