Bugun...
SON DAKİKA

IŞIK’I UĞURLARKEN…

 Tarih: 19-03-2023 22:23:00
ENGİN ÖNEN

Bir süredir haberi bekliyordum. Bugün Ali Aydın aradı ve “Engin, Işık hoca ölmüş bir saat önce” dedi. O da ben de umudu keseli çok olmuştu ne yazık ki. Adeta acı çekiyor, çile çekiyor diye düşünüyorduk.

Işık ile dostluğum hem çok eski hem de çok özeldi. Ben onu uzun yıllara yayılan özel dostluğu ile hatırlayacağım.  

Anı ve olay o kadar çok ki, hangisini anlatayım. 

Yetmiş sekiz kuşağının sıkıntılarını ve onurunu birlikte yaşadık. Urla lisesinden köy hayatına kadar.

Kuyubaşında çardakta buluşurduk bazen, eylem hazırlığı için. Duvarlara yazı yazmak en önemli devrimci eylemlerimiz arasındaydı. Işık, Ali, Nusret ve ben görüştük gece duvarlara sloganlarımızı yazacaktık. 

Işık, bana hitaben “sen kahvede ol akşam, biz Ali ile yazıya çıkalım. Sen de olmazsan şüphelenirler” dedi. Tamam dedim. Ali’nin yazısı güzeldi. Işık da gözcü. Fabrika duvarı ve Demircievi duvarlarına hangi sloganlar yazılacak önceden karar vermiştik. 

Ertesi gün köy epey karıştı. Tepkiler had safhada. Annem üzülüyor, babam kızıyor ama baş edemiyor. Ben kahvede olsam da fatura hepimize çıkıyordu tabi. 

O zamanın muhtarı Doğan abi öfkeli, bir yandan bize yakınlık gösteriyor ama böyle işleri onaylamıyor. Bekçiyi görevlendiriyor hemen. Kireç ile yazılar badana yapılıyor. 

Yıllar yıllar geçti. Devrim yapamadık. Ama köyde devam ettik bağ, şarap, zeytin işlerine. 

Işık alkol ve sigara konusunda ölçüsüzdü. Bunu çok konuştuk. Aile genetik mirası pek iyi değildi. Nietekim Nusret çok daha erken gitmişti. 

Bunları Narlıca’da konuşurduk genellikle demlenirken. Işık öğretmenlikten çok zanaat işlerini severdi. Elinden pek çok işi gelirdi. Nitekim yılı dolunca hemen emekli oldu ve köy hayatına kaptırdı kendini. 

Bir bahar günü olabilir. Kimseler yok yazlıkta. İkimiz bir şeyler yiyip rakı içtik. Sohbet uzadı her zamanki gibi. Işık’ta uyuma zamanı yoktu. Saat gece yarısını geçince, içkinin de etkisiyle bana uyku basmaya başladı. “Benim uykum geldi” dedim. “Tamam” sen şu divanda yat, daha ben yatmam, bir şeylerle uğraşırım dedi. 

Sabah uyandım. Baktım Işık evde yok. Sonra aşağı terasa indim. Küllükte sigara sönmüş ve sehpada yarım şişe bira, koltukta sızmış.

Her konuda espri yapma yeteneği vardı. Bir gün cenazedeyiz. Mezarlık demir parmaklıklar ile yeni çevrilmişti. "Baya yüksek yapmişlar parmaklığı" deyince, "ölüler kaçmasın diye önlem almışlar" dedi. 

Şimdi o çoktan babasının, annesinin, Nusret’in yanına gitti. Ergin abi, Hulusi,Karadayı, Facık Üsen ve Ekrem abi de orada tabi. Daha kimler kimler. 

Giderek Camidağında daha kalabalık olduk.

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI