SON DAKİKA


Engin Önen ile özel röportaj
Tarih: 16-08-2023 17:28:21 Güncelleme: 16-08-2023 17:46:21 + -



facebook-paylas
Tarih: 16-08-2023 17:28

Engin Önen ile özel röportaj

(Bölüm 2)

Peki Engin Hocam sizce belediyecilik nasıl olmalı?

Belediye başkanlarına hani ‘şehr- i emin’ diyoruz ya şehri emanet ettiğimiz kişiler demek, emanete ihanet ediyorlar. 

Çeşme Projesi’nde bunu  net gördük, kıyılarla ilgili şimdi bir kıpırdanma oldu ama kıyılarda çalışan bütün işletmeler belediyeden ruhsat alıyor masum değiller, şu anda sadece Germiyan’da 300 tane kaçak inşaat var bu iki yılda yapılmış, imar affı beklentisi ile bunların çoğu verimli tarlalar üzerine yapıldı. Doğal sit alanlarında da inşaatlar var ama sorumlu kurum olarak belediye yok ortada.

 

Peki bunlardan belediyenin haberi yok mu, işlem yapmıyor mu?

Olmaz mı tabii ki var, göz yumuyor. Oy kaygısıyla hareket ediyor.

Kamucu bir belediye yasaları uygulamalı, tarım alanlarını korumalıdır. Köylerde imar alanları daraldı, yeni planlar yapılabilir. Eskiden özel idarede tip projeler vardı onlardan birisini köylü benimserse ücretsiz projeler veriliyordu, bunlar yapılabilir. Bir de bu kaçak yapı furyası, öyle köylünün veya Çeşmelinin başını sokacağı barınak yapmak gibi masum bir iş de değil.

Çeşme’de plansız, programsız ve denetimsiz yapılan binalar yüzünden bir gecekondu görüntüsü oluşmaya başladı bu da Çeşme’yi kimliksizleştiriyor. 

Rezidans sahtekarlığı ile imar ve şehircilik kurallarına aykırı bir yapılaşma var, turizmle meşrulaştırılmaya çalışılıyor ama orada hem imar muafiyeti hem vergi muafiyeti var. Bu yüzden de karına kar yapan kişiler ve beton sermayesi bu inşaatları yapıyor. Belediye bunlara izin vermemeli. Şehircilik Bakanlığı veriyor diyeceklerdir. Peki oturma ruhsatını kim veriyor? Bunlarla belediye mücadele edemez çünkü işleyişi buna endeksli. Bazı belediye meclis üyeleri de aynı şeyi yapıyor.

 

Çeşme belediyesi Çeşme’yi en çok tehdit eden kurumlardan birine dönüştü ne yazık ki. Kaçak yapılaşmaya göz yumarak yapıyor bunu, rezidanslara olumlu bakarak yapıyor, UNESCO Dünya Kültürel Miras aday listesindeki Çeşme Kalesi önüne büfeler ve güneşlenme terasları yaparak aynı tutumunu sürdürüyor. Aynen Çeşme Projesinde Sarayın temsilcisi Bakana kucak açtığı gibi.

Çok yazık oluyor Çeşme’ye. Çünkü bazı hatalarının telafi imkanı yoktur. Germiyan Kislecik mevkiinde eğer belediye yanımızda olsaydı tunç çağından kalma kale duvarları gitmezdi. Bizi orada normal vatandaş olarak mafya tehdit ediyor, kepçelerin önüne geçiyoruz yalnız kalıyoruz, belediyenin gücü başka.

Enerji yatırımları gibi Turizm de o kadar da masum bir şey değil. Birçok kişi turizm kavramıyla yasa dışı ve kirli işlerini meşrulaştırmaya çalışıyor. 

Her zaman örnek veriyorum yine Alaçatı örneğini vereceğim. Alaçatı marka kent üzerinden pazarlandı ama kimliksizleşti. Şehir kamusal karakterini kaybedip, lümpen sermayenin oyuncağına döndü.

Sermaye geldi mi geldi Alaçatı marka oldu mu oldu, ama yerli halk dışlandı.

Yerel halkını koruyamayan bir model hiç bir zaman için kimlikli bir kentleşme modeli değildir. 

 

Aynı şey Port Alaçatı için geçerli, Port Alaçatı belediye öncülüğünde başladı, orada bazı şahısların özel mülkleri kamulaştırıldı ve hazineden de bağış niteliğinde ciddi miktarda arazi verildi. Niçin verildi? İşte tütüncülükten, tarımdan turizme geçeceğiz ‘Yerel Turizm Kalkınma Projesi’ hani nerede yerel, yerli halk nerede? Yerel kalkınma falan tamamen palavra orada şimdi tam bir elit gettosu oluştu. 

Turizm altında bir sürü kirli ilişkiler perdeleniyor. 

 

Burada hemen şuna dikkat çekmek istiyorum. Port Alaçatı’nın % 5’i belediyenin hissesi, diğerleri de kişilere ve şirketlere ait ve belediye başkanı buranın yönetim kurulunun başkanı, kimin adına kamu adına/yerel halk adına. Ama belediye başkanlarının buradan aldıkları huzur hakkı bile kamudan saklanıyor, kimse bilmiyor. Tüzükte bu olabilir ama uygulama doğru değil. Belediye Başkanlığı makamı geçim kapısı değildir.

 

Siz az önce sordunuz ya belediye nasıl olmalı, nasıl yönetilmeli diye,

Bir defa yazılı kurallar kadar, etik kurallar da çok katı olmalı.

Bir belediye başkanının belediyeden aldığı maaşı dışında (özel kira geliri, anneden babadan bir şeyi varsa onlar ayrı) kamuyla ilgili diğer gelirlerinin olmaması lazım bu şaibeli bir şeydir. 

Belediyeden alacağım, Port Alaçatı’dan alacağım, Şantiye evlerindeki kiraları yöneteceğim falan, olmaz bırakması gerekir. Yarın bir gün Şantiye evlerinin, belediyeye işi düştüğünde kim kiminle görüşecek bu konuyu, kim bunu denetleyecek, bu etik bir şey değil. Alaçatı Port’tan alınan huzur hakkı da etik değil, o da Alaçatıspor’a falan bağışlanmalı yine yerele dönmelidir. 

 

Burada bir tane örnek vermek istiyorum yılını tam hatırlamıyorum ama 1963 - 64 Alaçatı Belediyesi seçimlerini Adalet Partisi’nin adayı Hüseyin Bayır kazanıyor. Karşısındaki aday sanırım CHP’den Abdurrahman Keskin seçimi kaybediyor. CHP seçim sonrasında ilçe seçim kuruluna müracaat edip, seçimin iptal edilmesini istiyor. Neden biliyor musunuz?

Hüseyin Bayır, Petrol Ofisi bayii diye ve ilçe seçim kurulu seçimi iptal ediyor. İkinci olan partiye veriyor belediyeyi. Gerekçesi de belediye de petrol ofisi de bir kamu kuruluşudur, hem belediye başkanı hem petrol ofisi bayisi olamazsın diyor, bu çok önemli. Halk seçmiş olduğu halde görevini onaylamıyor. Hüseyin Bayır kazandığı seçimi bu ilke yüzünden kaybediyor.

 

Şimdi bizde belediye başkanı oluyorsun, şirket yönetiyorsun, şantiye yönetiyorsun, kooperatif yönetiyorsun olmaz böyle bir şey. 

 

Belediye başkanları bunları yaparken, vatandaş da kaçak bina yaparsa ve karşılıklı yolsuzlukta uzlaşı olursa Çeşme’yi kim koruyabilir?

 

Salih Güney röportajında dedi ki; “Çeşme’ye kim gelirse gelsin Çeşme’yi kaybettik artık.” dedi. Sizce bu doğru mu, siz ne düşünüyorsunuz Engin Hocam?

Evet, bende aynı fikirdeyim, maalesef Çeşme kaybedildi. Benim bu feryatlarım gözyaşı niyetine zaten.

 

Şimdi bundan sonraki belediye başkanları da  iktidar, bakanlık, sermaye gelişme derse ve tahribatı devam ettirirse Çeşme daha da beter olur mu, olur. Bu nüfus artışı ve bu bina artışını karşılayan alt yapı yok, su yok. Buradan müteahhitler para kazanacak, sermaye para kazanacak, birileri buradan rant elde edecek, bu Çeşme Projesi falan, zaten perişan durumda olan Çeşme’yi ve hatta Yarımadayı bitirir.

 

Engin Hocam Çeşme Projesi’ne de biraz girelim, siz davacı taraflardan birisiniz, hatta size çakma çevreci falan dediler bu projeyi eleştirdiğiniz için. Bu projeye neden karşı çıkıyorsunuz?

Evet, İzmir Düşünce Topluluğu içinde bir komisyon oluşturup ben, İbrahim Akın ve Ahmet Güler ile birkaç arkadaş sivil inisiyatif olarak toplandık. İlk olarak Tunç Soyer ile görüştük. Aynı anda TMMOB, İzmir  Barosu, Tabip Odası ve Çevreci Vakıflar da hazırlıklara başlamıştı. Biz de daha örgütlü ve kurumsal bir mücadele için Barodaki toplantılara katılmaya başladık. İlk toplantımızı Çeşme’de yapacaktık ama belediye başkanı (benim moderatör olmamı gerekçe göstererek) salon vermedi. Ardından toplantıyı Urla'ya kaydırdık. Biz çevreciler olarak İzmir Barosu’nun ev sahipliğinde toplanırken, Çeşme Projesi partnerleri olan Bakan, Belediye Başkanları ve Ticaret erbabı da

Ticaret Odasında toplanıyordu.

 

 

Çakma çevreci diyen çakma belediyecilerin anlamalarını beklemiyorum zaten. Onların bu meseleleri kavrayacak öngörü ve kapasiteleri olsaydı, başımıza bunlar gelmezdi. Önce Sarayın Bakanı ile kucaklaşıp, sonra da nasıl kıvırtırız diye cambazlık yapmazlardı.

 

Bir defa bu proje turizm projesi falan değil, turizm olursa da yine masum değil. Bu proje buraya yeni bir şehir, yeni bir elit gettosu ekleme projesi, buradaki kamu alanlarını ranta çevirme projesi.

Uzun yıllardır saray iktidarının ekonomisini rantla götürdüğünü biliyoruz. Sanayi ihmal edildi, tarım ikmal edildi ve sürekli yer satılıyor.

Parsel parsel satılıyor, Germiyan’da, Ovacık’ta, Çiftlikköy’de, Alaçatı’da, Dalyan’da harita açılıyor boş neresiyse, sit varsa siti falan kaldırıyor ve buralardan saraya sürekli kaynak yaratılıyor. 

 

Çeşme projesi çok daha büyük bir proje ‘Kanal İstanbul’ gibi ama orada  İstanbul Belediyesi, belediyecilik ve şehircilik adına buna tepki koydu, halka öncülük yaptı, biz burada odalarla sadece 127 yurttaş dava açtık, bu proje Çeşme ve Yarımada’nın felaketidir. Nitekim bizim davamız sonucunda Ankara’dan gelen şehircilik ve çevre uzmanlarının verdiği rapor bizim itirazlarımızın bilimsel açıklaması şeklindeydi.

 

Biz öyle, istemezükçü ve her şeye karşı çıkan insanlar değiliz ama sorun zaten istemezükçülerde değil isterükçülerde!

Çünkü doymak bilmiyorlar ve yazık ediyorlar Çeşme’ye de ülkemize de. 

Çeşme ve Yarımadanın pek çok çevre davalarında taraf oldum, koşturdum, elimden geleni yaptım ama vicdanen rahatım, bizim tavrımız yurtseverlik tavrı. 

 

Çeşme’ye yapılan en büyük kötülük sizce nedir Engin Hocam?

Plansızlık, kamu planlaması, kamu denetimi, kamu gücü yok, kamuyu temsil eden kurumlar çöktü, kaymakamlık olağanüstü pasif ve tasdik makamı gibi, oysaki kaymakamlık belediye dahil bütün kamu kurumlarının denetçisi durumundadır, jandarma görevini yerine getiremiyor, belediye zaten bu yağmayı kolaylaştırıcı işlevi görüyor, bir de pop belediyecilik görüntüsü ile her şeyi yapıyor, parti taraftarlığı da işine yarıyor. Bu yüzden de Çeşme’de yapılan tahribatların, yolsuzlukların ve usulsüzlerin üstü ‘İzmir Marşı’ ile kapanıp gidiyor. 

Ak partide ya da Erdoğan’da eleştirdiğimiz her şey burada yapılıyor. 

 

Toparlayacak olursak son olarak ne söylemek istersiniz Engin Hocam?

Yukarda söylediğim gibi işte Çeşme'de yaşadığımız bütün konularla ilgili maalesef Ak Parti ve Muhalefet arasında, sarayla - belediye başkanları arasında bir anlayış farklılığı görmüyorum.

Bunu Çeşme Projesi gündeme geldiginde çok net olarak gördük. Projeye ilk desteği CHP'li  Büyükşehir ve Çeşme Belediye başkanı verdi. Onunla yetinmeyip, "bu projeye karşı çıkmak vatan hainliğidir" deyiverdi içtenlikle. 

Bu durum beni çok üzüyor.  Belediye Başkanı değişse bile bu anlayışın terk edileceği siyasi bir atmosfer görmüyorum. Bir önceki belediye başkanı da zaten ben daha çok desteklerdim açıklamasını yapmıştı.

Umarım benim göremediğim bir dinamik ile daha iyimser bir memleket umudu doğar.






FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YUKARI