SON DAKİKA


TARİHÇİ YAZAR YAŞAR AKSOY 30 AĞUSTOS BULUŞMASINDA ATATÜRK’ÜN ÇEŞME’YE GELİŞİNİ ANLATTI
Tarih: 28-08-2023 14:55:25 Güncelleme: 28-08-2023 14:59:25 + -



facebook-paylas
Tarih: 28-08-2023 14:55

TARİHÇİ YAZAR YAŞAR AKSOY 30 AĞUSTOS BULUŞMASINDA ATATÜRK’ÜN ÇEŞME’YE GELİŞİNİ ANLATTI

Çeşme Belediyesi ve Çeşme Lions Kulübü'nün birlikte düzenlediği 30 Ağustos Zafer Buluşması’nda söyleşiye katılan tarihçi gazeteci yazar Yaşar Aksoy, , Çeşme'nin kurtuluşuna ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Ilıca'da geçirdiği 8 güne tanıklık eden Leyla Kabasakal ile ilgili anılarını anlattı.

 

Söyleşiye ayrıca tarihçi Doç.Emin Elmacı ve tarihçi gazeteci Hasan Tahsin Kocabaş da katıldı.

 

Aya Haralambos Kilisesi'nde düzenlenen söyleşide tarihçi  gazeteci Yaşar Aksoy, Çeşmeli Leyla Kabasakal'ın kendisine anlattığı Kurtuluş Savaşı dönemine ait anıları anlattı.

 

Kabasakal Ailesi’nin tüm fertleri, çocukları, gelinleri, torunları ve torunların çocukları da söyleşiye katıldı.

Aksoy Leyla Kabasakal'ın söylediklerini şöyle anlattı:

 

“” ‘ …1915 doğumluyum.. Biz, hakiki eski Çeşmeliyiz. Büyük dedem Çeşmeli bir ünlü evliyadır; denizcilerin çok sevdiği Sahamet Baba veya Efendi Baba diye anılırdı. Kalenin altındaki yatırda mışıl mışıl uyur. 26 sene Kaymakamlık yapmış, 24 sene de dergah çalıştırmış.

Dedem ise, 20 Çeşmeli ile birlikte İpsala Muharebesi”ne gidip” Bayraktar” olan Osman Efendi’dir. Babam, Müderriszade Osman Bayraktar Efendi’dir. Eşim ise Tevfik Kabasakal’dır. Çeşme’nin yerlisi olduğumdan Musalla Mahallesi’nin Bağlar Sokağı’nda 14 numaralı evde doğup büyüdüm.”

- Çeşme’nin kurtuluşunda neler yaşadınız?
“.. O günleri anlatılmaz bir sevinçle yaşadık. Kaçmakta olan Yunan ordusu sahildeki eski Hükümet’in önünden iskeleye geçip günlerce denizdeki gemilerine taşındılar. Türk ordusu Alaçatı tarafından 16 Eylül günü Çeşme’ye girdi. Mızraklarının üzerinde çatallı al bayraklarıyla sokaklardan geçen yüzlerce süvarimizi görünce yer yerinden oynadı. Halk askerleri bağrına bastı, öpüşen, sarılan ve ağlayanlarla meydan doldu taştı.

O günlerde söylenen bir halk marşı dilimden düşmezdi, kurtarıcı süvarilerimizi anlatan bu marşta, İzmir’e giren Süvari Kolordusu Kumandanı Fahrettin Paşa ile tümen kumandanları Mürsel Bakü, Zeki Soydemir ve Suphi Kula isimli albaylar iftiharla yansıtılmakta ve isimleri yaşatılmakta idi:

“.. 26 ağustos’ta süvariler yürüdü
Sinanpaşa ovasını kızıl duman bürüdü
Manisa’yı, Menemen’i süvariler aldılar

Dokuz Eylül sabahı ak İzmir’e daldılar
Mürsel, Zeki, Suphi paşalar, kolorduda kumandan
Kolordu’nun başında Fahri Paşa’ydı inan..”

Diyeceğim şu ki, Allah bir daha savaş ve işgal acısı vermesin.. Herkes ile Yunan komşularımızla da dost olalım, vatanımızı, milletimizi sayalım, bayrağımıza sarılalım. Atatürk’ümüz bize bunu anlattı.. Onun lafından ayrılmayalım..”

- Atatürk’ün gelişinde neler oldu?
“.. Gazi Paşa’ya İzmir’de suikast tertiplenmiş ama facia önlenmişti. Gazi Paşa hemen İzmir’den Çeşme’ye gelmeye kar vermiş.. 1926 temmuzunda sıcak günlerden biriydi.. Çeşme Namık Kemal Muhtelit İlkokulu’nda öğrenciydim. Duyduk ki, Gazi Mustafa Kemal Çeşme’ye gelecekmiş, babamız akşamdan müjdeyi verdi. O gece uyuyamadık. Sabahı heyecanla bekledik. Her ailede bir telaş vardı. Çarşaflar değişiyor, güzelim elbiseler hazırlanıyordu. Sanki Gazi Paşa, herkesin evini tek tek gezecekti. Sadece resimlerde izlediğimiz büyük kahramanımızı yakından görecektik. Ahh o heyecan, ne heyecandı!
Hepimiz Ilıca’nın yollarını hınca hınç doldurduk. İstanbul Oteli’nin önüne asker gibi dizildik. Yollar halılarla döşeliydi. Arabadan inen tığ gibi Gazi Paşa, muhafızlarını arasında biz öğrencilere doğru yürüdü.. “Yaşasın yıllarca yaşasın Mustafa Kemal Paşa..” diye marşlar söylemeye başladık. Bir çok kişi ağlıyordu.. Yaşa, Varol sesleri birbirine karışıyordu. Gazi Paşa’nın tam karşısında marş söylemeye başladık. Söylediğimiz marşı hiç unutmadım:

“.. Etti Cumhuriyeti de siz onu Türk milleti
Payidar olsun cihanda Türk’ün rağbeti
Dalgalansın her tarafta şanlı Türk milleti
Mustafa Gazi Kemal’in unutulmaz hizmeti

Ordusuyla yurduma eğlesin hüda
Bizleri ali zaferde kılmasın asla cüda
Bin yaşa Cumhurreisi, ey büyük Gazi Paşa
Bizleri ali zaferde kılmasın asla cüda..”

Biz öğrenciler marşımızı bitirdikten sonra “Yaşasın Gazi Paşa” diye bağırır iken, Atatürk bütün gücü ile “Sizde yaşayın, hep beraber milletle yaşayalım..” diye bağırdı. Biz de coştuk. Çığlık çığlığa tezahürata başladık. Kavalalı Hafız Hasan’ın beşinci sınıfta okuyan oğlu Sabri, Atatürk’e bir söylev çekti. Çocuk söylevini bitirince Gazi Paşa’nın dizlerine sarılmak istedi. Gazi, hemen mani oldu ve çocuğu şakaklarından tutup kaldırdı ve alnından öptü.

- Akşam Atatürk ne yaptı?
“.. Gece bütün paşalar, Rasim Palas’ta yemek yediler. Sonra bir eğlence tertip edildi. İlk kez o eğlencede ipekli elbiseler giymiş hanımların nasıl dans ettiklerini gördük. Atatürk de bir hanımla dans ediyordu. Hatta bir ara İsmet Paşa’ya “Haydi sen de kalk dansa” der gibi bir işaret yaptı. Gece ilerledi fener alayı oldu. Atatürk sonra ikamet edeceği Madam Kraemer Evi’ne gitti. Bizde kaldığı yerin önünde son kez bir marş daha söyledik:

“Hayran olup kaldı cihan
Gelmez mi düşman bir zaman
Ey yıldırım Gazi Paşa
Binler yaşa binler ile yaşa

Oldu zafer ile iman ile
Hürmet sana bin can ile
Oldu zafer iman ile
Hürmet sana bin can ile

Ey yıldırım Gazi Paşa
Binler yaşa binler yaşa
Hakkın bize ihsanın..”

“.. Hayatımızın en şerefli günü işte böyle geçti. Çeşme gibi ufak bir yere Ata’mızın gelmesi bizi büyük bir iftihara sürükledi ve çocukluk yıllarımızın en büyük hatırası oldu.. Hey gibi günler hey..”
- Ellerinden öperim Leyla ana.."  

Fotoğraflar: Yaşar Aksoy’dan alınmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 






FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YUKARI