Bugun...
SON DAKİKA

SEÇİM ÇÖZÜM OLACAK MI ?( II) “MAHKEME AZGIN AZINLIĞA YOL VERME”

 Tarih: 31-01-2023 18:49:00
ESEN GÖKTOĞAN

 

Bu sloganlar ile utanıp sessiz kalacaklarına sokaklara dökülüp böyle bağırdılar. Günlerdir 6 yaşındaki bir kız çocuğunun yaşamının bir tarikat eliyle nasıl karartıldığına tanık oluyoruz. Toplumda kanunen yasak olan tarikatların dağıtılması yönünde ciddi bir talep var. Ancak bu talep bir türlü cevap bulmuyor. Çünkü laik duyarlı Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan halkı seçime kilitleyip evlere hapsettiler. Toplum anayasal hakkı olan tepkisini alanlarda duyuramaz oldu. 

İnsanların neye inandığından bağımsız olarak dinin toplumsal yaşamdaki yerine alan açan her düzenleme kadınların yaşamlarını tehdit eder, çocuklarımızın bugünü ve yarınlarını karartır. Bu gerçeğin çok somut olarak doğrulandığı günlerden geçiyoruz. Bu ülkede gericiliğin önünü açan herkes karşısında laik duyarlılığını kaybetmeyen halkı bulmalı.

Bugün ortalığa saçılan pislikle gündeme gelen İsmail Ağa Cemaati, dün İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması için gerici kampanyalar yürüttü, müritlerini sokaklara döktü. Bu cemaati siyasi arenada temsil eden parti, “şirin dede” figürüyle topluma sevimli gösterilmeye çalışılan Karamollaoğlu’nun partisidir, altılı masanın ittifak ortağıdır. Saadet Partisi’nin gerçek yüzü 6 yaşındaki kız çocuğunu istismar eden İsmail ağa cemaati’dir.

Geçen yazımı bu karanlık kalıcı olmamalı. Demokrasi kılıflı çözümler ile seçim kazanılmaz demiştim. Ve sorularıma devam edeceğimi söylemiştim. O zaman devam edelim.

Tarikatlar kapatılacak mı?

Tarikat liderleriyle el sıkışarak onlardan sözüm ona toplum önderleri yaratanlar? Siyaset kürsülerinden ayetler okuyarak, gericiliğe pâye vererek toplumda tarikatlara alan açanlar? Kamusal hizmetleri özelleştirip yoksul emekçi çocuklarını tarikatların kucağına atanlar? Bunlardan hesap soracak mıyız? Çocuklarımızın ve kadınlarımızın geleceğini karartan tarikat ve cemaatler topluma zararlıdır. Tarikat ve cemaatler aydınlığa, akla, bilime düşmandır. Tarikat ve cemaatler düşünen, sorgulayan, boyun eğmeyen insana düşmandır. Bizler bu ülkede tarikatlar ve cemaatler dağıtılana kadar çocuklarımızı onların karanlık ve kirli ellerinden korumak için ne gerekiyorsa yapmak zorundayız.

Cumhuriyet’in neredeyse tüm ileri kazanımlarının tasfiye edildiği bir sürece tanıklık ediyoruz. Eşitlik ve özgürlüğü esas alan bir adalet sistemi bugün hayati bir ihtiyaç. Adalet sistemi insanların eşit ve özgürce yaşayabileceği bir düzenin güvencesi olacak mı?, sömürü ve eşitsizliklerin suç sayılacağı bir yargı anlayışı hakim kılınacak mı ?

Anayasa, yasa ve tüm mevzuatlar eşitliği, emekçi halkın hak ve çıkarlarını gözetecek şekilde yeniden tanımlanmalı. İnsanın insanı sömürmesi suç sayılmalı. Tüm yurttaşlar, etnik veya toplumsal köken, ırk, dil, cinsiyet, cinsel yönelim, eğitim, dinsel inanç, meslek veya görev ayrımı gözetilmeksizin hukuk ve yargı önünde eşit olmalı. İnsanlar arasında eşitsizliği, ırkçılığı ve dinsel gericiliği savunmak ve bu görüşler doğrultusunda faaliyet yürütmek kesinlikle suç sayılmalı. Tarikat ve cemaatler kapatılmalı, yargı içerisindeki örgütlülükleri dağıtılmalıdır.

Bugün adaletsizliğin asıl kaynağı sermaye sınıfının egemenliğini savunan bu düzendir. Emekçi halkın haklarının güvence altına alınması en önemli adım olmalıdır.

İnsanların örgütlenmesi ve siyaset yapması bir hak olmaktan öte bir yurttaşlık görevidir. Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, basın ve yayın özgürlüğü kısıtlanacak mı?

Cumhuriyetin önemli kazanımlarından biri laik değerler ile toplumsal yaşamın işleyiş  kurallarının yeniden hayata geçirilmesi,  dinsel referanslar üzerinden belirlenmesinin ortadan kaldırılması gerekir. Türkiye’de adaletsizliğin ve sömürü düzeninin nedenlerinin başında halkın örgütsüzlüğü gelmektedir. Örgütsüz halk hakkını savunamaz, onun adına verilen ve onun hayatını doğrudan belirleyen hiçbir karar hakkında söz söyleme olanağına sahip olamaz. Halkımız sömürü ve yağmaya dayanan bu düzen altında yıllardır ezilmekte, Türkiye’nin tüm zenginlikleri bir avuç para babası tarafından yağmalanmaktadır. Geçtiğimiz 20 yıllık AKP iktidarı bu sömürü ve yağmalamanın daha da ağırlaştığı, çok büyük tahribatlara yol açtığı bir dönem oldu. İnsanların sömürülmesine, laikliğin yok edilmesine, din istismarcısı, her tür gerici, ırkçı ve faşist düşünce ve eylemi meşru kılan bu karanlık tablodan kurtulmalıyız. Bu karanlığın dağıtılması, halkın nefes almasının sağlanması için ise bu karanlığın sahipleri ve savunucuları ile hesaplaşılması gerekir.

1923 Cumhuriyeti ile “Uçurum kenarında yıkık bir ülke”de çağdaş bir cumhuriyet kurularak tarih sahnesinde boy gösteren yeni bir toplum doğdu. Yoksul Anadolu köylüsü tarihe yeni bir kahramanlık öyküsü armağan ederken kendi ilhamını bulduğu lidere de sonsuz saygı ve hürmetle tutundu.

Mustafa Kemal Atatürk kendi yurdunda onuruyla yaşamaktan başka çaresi olmayanlarındır.

Mücadele azminizi kaybetmeyin.

Devrimi, devrimin getirdiklerini unutmayın. O’nu devrimle hatırlayın…

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI