Bugun...
SON DAKİKA

'100 yıllık avans' ne demek?

 Tarih: 27-03-2023 10:11:00
ENGİN ÖNEN

İzmir Büyükşehir organizasyonunda gerçekleşen İkinci Yüzyıl İktisat Kongresi, olumlu ve olumsuz çeşitli değerlendirmelere yol açtı.

Eleştirilerin başında neo liberal düşünceye sahip konuşmacıların ağırlıkta olmasıydı. Bilhassa neo liberalizmin en ünlü sözcülerinden Fukuyama’nın onur konuğu olması en çok tepkiye yol açan konulardan biri oldu. Batı’da hiç olmazsa sosyal demokrat kimliği ile öne çıkan bir iktisatçı veya sosyal bilimci konuk olabilirdi eleştirisi yerinde bir itirazdır.

Çok sayıda üniversiteye sahip İzmir’den hiçbir iktisatçı ve tarihçinin toplantıda yer almaması da dile getirilen diğer bir eleştiriydi.

Kongrenin tamamını izleme olanağına sahip değildim. Yayınlanan videolardan izledim konuşmaları. Ama kongrede yer alan DİSK temsilcileri Fukuyama eleştirisi yaptı mı bilmiyorum.

Altılı masanın yanı sıra HDP düşüncesi de Kongrede yer alsın diye olsa gerek Sırrı Süreyya Önder de konuşmacı olarak yer aldı. Ancak konu iktisat değildi. İktisat için belki de Garo Paylan daha isabetli olabilirdi.

Önder, siyasetçi ve sinemacı olarak toplumun geniş kesiminden sempati toplayan biri. Kongredeki konuşmasına toplantı davetini alaya alarak başladı. “Bana bu program geldiğinde, sadakat bahsinde konuşacağımı görünce, bunun bir şaka olabileceğini düşündüm. Hayatta gerçeklik hariç hiçbir şeye sadakat duymuş değilim.”

Ardından da Kongrenin “sadakate davet” oturumunda sadakat eleştirisi yaptı. Otorite ve otoriterlik sadakat ister, hiyerarşi sadakate muhtaçtır vb. Eski Türk filmlerinden örnekler vererek, sadakat uğruna kadının feda edildiğini anlattı. Bugünkü kadın cinayetlerine kadar bu örnekler çoğaltılabilir.

Nesli Çölgeçen’in Züğürt Ağa filmini eleştirdi bu bağlamda. Ağalığı sempatik hale getirdiğini söyledi kabaca. Oysa ben o filmde, Züğürt Ağa’nın sempatik değil, zavallı olduğunu düşünmüşümdür. Acınası ve tasfiye olan bir ağa tiplemesi. Kentleşme ile birlikte ağalarına sadakatten vazgeçen marabaların kente göçmesi ile tasfiye olan mizahi bir ağa anlatısı.

Önder’in konuşmasının son bölümünde Atatürk hakkındaki değerlendirmesi de dikkat çekiciydi doğrusu. “Atatürk Yurtta Barış, Dünyada Barış diyerek bir barış mesajı vermemiş aslında. Misakı Milli’den daha azına razı olunmuş ve bütün Batı’ya, (Biz sizin Ortadoğu’daki bütün hesaplarınızla ilgili değiliz) demiş ve (Osmanlı’dan elimizde kalmış bu bakiye ile kendi yağımızla kavrulacağız) demiş. Bunun karşılığında 100 yıllık bir avans almıştır.”

Bu cümleler biraz daha açıklamaya muhtaç gözüküyor. Atatürk ve politikaları eleştirilebilir elbette. İtirazım buna değil. “Barış mesajı vermemiş” ifadesi, biraz bu sloganı itibarsızlaştıran bir açıklama gibi geldi bana. Çünkü Atatürk’ün düşünce sistematiğinde hiç de sırıtmıyor. “Kendi yağımızla kavrulacağız” düşüncesi, az çok İktisat Kongresinin de mesajıydı şüphesiz.

Yine açıklamaya muhtaç diğer bir ifade, “100 yıllık avans” tanımıdır. Lozan’ın gizli maddeleri gibi kalmamalı bu iddia. Kimler bu avansı verdi ve şimdi avansın süresi doldu mu?

Tarihçilerin ve konuyla ilgili siyasetçilerin de bu tartışmaya girerek açıklama getirmeleri yararlı olabilir diye düşünüyorum.

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI