![]() |
Tweet |
ObjektifÇeşmeHaber / Selma Artar
Siyaset üstü duruşuyla herkesin saygısını kazanan önceki dönem Alaçatı Belediye Başkanı ve 15. Dönem CHP İzmir Milletvekili Remzi Özen ile Alaçatı’nın geçmişi, yerel yönetim anlayışı ve dönüşüm süreci üzerine Objektif Cesme Haber olarak kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdik.
“Ben sizin alıştığınız başkanlardan değil, farklı bir belediye başkanı olacağım”
1977’de milletvekilliğim sona ermişti. Bülent Ecevit’in başbakanlık özel kalem müdürü olmuştum. Süleyman Demirel başbakan olunca bu görevim kısa sürdü. 1991’de aday olmayı düşünmüyordum. O zaman üç aday vardı: Hikmet Dikmen, Yakup Deliboz ve Ömer Önal. Çok severim kendilerini. O dönem Çeşme daha popülerdi; Çeşme otobüsleri bile Alaçatı yolcularını Dört Yol’da indiriyordu. Buna Alaçatılılar çok içerliyordu. Rasim Güner bir gün beni kapı önünde yakaladı: “Evladım, bak Çeşme aldı başını gitti, Alaçatı köy gibi kaldı. Aday ol,” dedi. Sonra birkaç kişi daha aday olmamı istedi. “O zaman bana oy verecek misiniz?” dedim, “Hayır,” dediler. Ama ben bu dürüstlüklerini çok sevmiştim. Okul arkadaşım bile “Aday ol, sana çok yakışır ama oy vermem,” diyordu. Biz aileden, babadan CHP’liyiz.
12 Temmuz Beyannamesi, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından 12 Temmuz 1947’de siyasal kutuplaşmayı hafifletmişti. Türkiye’nin demokrasiye geçiş süreci açısından önemli bir “iyi niyet göstergesi” olarak görülür. Babam, ilkokul 4. sınıftayken bana okutmuştu; çok etkilenmiştim. Kaymakamken de belediye başkanıyken de hiçbir siyasi ayrım yapmadım.
Tamam dedim; “Ben belediye başkanı olacağım ama sizin alıştığınız tipte değil, farklı bir belediye başkanı olacağım.” Ve “Dünya Kenti Alaçatı” diyerek yola çıktık. Üç dönem üst üste seçildim. Alaçatı yat limanını yapmıştım, en son balıkçı barınağı kalmıştı. Son dönemimi 4 ay eksik yaptım; kıyı kanunuyla ilgili ceza alınca istifa ettim. Benden sonra Muhittin oldu.
“Dünya Kenti Alaçatı” Hikayesi
Urla, Seferihisar, Çeşme belediye başkanları ilçe belediye başkanıydı; ben ise belde belediye başkanıydım. Onlar “yarımada valiliği” diye bir şey çıkardılar. Ben o gün dedim ki: “Sizin hiçbiriniz olmaz, olursa Alaçatı olur. Alaçatı buranın motorudur.” Alaçatı, benim özenle hazırladığım projelerle Alaçatı oldu.
Port Alaçatı değil, Port Grimaud!
Ecole Nationale d’Administration (ENA)’daki öğrenciliğim sırasında tanıdığım bir yerdi. Port Grimaud, Fransa’nın Var iline bağlı Grimaud beldesine bağlı bir suyolu kasabasıdır. Ben de bir Alaçatılı olarak Alaçatı’nın güney kıyılarını tanımıyordum, kimse tanımıyordu. Burayı gezdikten sonra Alaçatı’da böyle olabilir mi diye düşündüm.
Port Alaçatı Projesi Amacından Saptı
Benim amacım; burada benim Alaçatılımla bir İstanbullu, İtalyan ya da Fransız yan yana oturabilsin, konuşabilsin, kültürel bağ kursun istemekti. Projeye belediye olarak yeri kendimiz aldık; 100’den fazla arazi vardı; viyadükten balıkçı barınağına kadar. Proje 2 bin evlik, 2 binden fazla dönüm araziydi. Viyadükten Karagöz Tepe’ye, Alçakkaya ve Azmak kıyılarına kadar uzanıyordu. Her şeyi yalnız biz yapmadık; proje İzmir Kültür Tabiatları Koruma Kurulu’nda da tartışıldı. Deniz karaya girecek, evlerin çoğu iki katlı, bazıları tek katlı olacaktı. Geri kalan alan cami, park, AVM gibi açık alan olacaktı. Yalnızca %30’u lüks konut inşaatıydı. Evlerin tapusu denize kadardı ama şimdiki yalı evleri denizi kullanıyor. Bazı ilkeler vardı. Benim zamanımda inşaatlar başlamadı; balıkçı barınağına kadar gelmiştim. Alataş’ı da bu amaçla kurduk, belediye başkanı olarak onun da başkanıydık. Ne buradan ne 1991-2005 arasında belediye başkanlığından maaş almadım; tek kuruş almadım.
“Okul arkadaşım kızı için iş istedi, olmaz dedim. Personel ihtiyacı varsa sınavla alırım”
Başkan olduğumda 18 kişiydik, 15 yıl sonra 40 kişiyle devrettim. Şimdiki belediye başkanları işi istihdam vaadiyle yapıyor; ben buna karşıyım. Çocukluk arkadaşım, kızı için iş istedi; “Almam,” dedim. “Önce belediyeye bakarım, personel ihtiyacı varsa sınavla alırım.” 5-6 ay sonra sınav açtım, Kaymakam Yardımcısı Ercüment Akpınar yaptı. İlk seçildiğimde yıkık bahçe duvarlarını tamir ettirerek işe başladım. İşçilerimi hep kontrol ettim, düzgün iş yapana teşekkür ettim. 612 ve 193 adet sosyal konut yaptım. Orası Petekler değil, sosyal konutlardır.
Alaçatı’ya 7 metrelik yol yapmadım ama 5 metrelik yolu korudum, birçok yeşil alan kazandırdım. Alaçatı halkına “Siz dikin ağaçlarınızı, burası sizin” dedim; onlarda sahip çıktılar, yaptılar.
“Burada yaşayan insana önce su vereceksiniz, vermezseniz başka kimseyi getirmeyin”
Benim zamanımda da Alaçatı’da su sıkıntısı vardı. Suyun ulaşmadığı yerlere kuyu kazdık, birkaçını bağladık. Hakkı Gözener’in bahçesindeki kuyuyu aldık, kendisi bahçıvanlık yapıyordu, onun suyunu verdik. Önce burada yaşayanın suyu verilmeli, sonra imar yapılmalı. Durmuş bölgesini imara açmadım; nüfus 5-6 binken çünkü su yetmezdi. Benim belediye başkanlığımda su sıkıntısı yaşanmadı. Baraj ve kuyular yetmez; göletler yapılmalı. Hırsızdere’de su var ama oraya inşaat izni verilmiş; olmaz! Suyun yolunu kesersiniz. Devlet kurumlarıyla kavga edilmez. Alyanak gitti; Demirel zamanında Demirköprü Barajı’ndan gelen su Menemen’den kesilip İzmir’e bağlandı. Başbakanlığa yazı yazdım, beklemiyordum ama randevu verdiler. Meclis üyelerimle siyasi ayrım yapmadan 6’sı bizim partiden 3’ü Demirel’in partisindendi. Birlikte gittik, derdimizi Süleyman Demirel’e anlattık. Kutlu Aktaş Barajı, Nuri Ertan ve benim zamanımda başladı. Çalbir ve Alçe Suyu’nu kurduk, yönetmeliklerini ben yazdım, barajı yaptık.
“Bir belediyeyi mutlaka hemşehrisi yönetmeli”
Özgür Özel’in kadın belediye başkanları için yaptığı politikayı önemsiyorum. Kadın başkan çok yakışır ama sadece kadın olması yetmez, yönetmeye hazır olması gerekir. Ben hazırdım. Liyakat budur.
Çeşme’ye bizden sonra belediye başkanı gelmedi; gelenlerin çoğunun derdi “Çeşme’ye zenginler gelsin, biz yararlanalım.” Folkartlar, rezidanslar… Yanlış! Turban Otel, Swiss büyük kısmı rezidans oldu; olmamalı.
Alaçatı Belediyesi, İYTE ortağı
Bunu hiç belediye başkanı bilmiyor; sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Alaçatı Belediyesi ortaktır.
“Alaçatı’nın içinde artık Alaçatılı yaşamıyor”
Ara sıra banka işlerim için gidiyorum; arabamı koyacak yer yok. Alaçatılı’ya yaşam alanı kalmamış. Dükkanlar, restoranlar İstanbullulara geçmiş. Bir İstanbullu satıyor, öbür İstanbullu alıyor. Alaçatılılar belediyeye giden yol kenarındaki küçük dükkanlarda çay ocağı işletmeye çalışıyor. Oturacak yerleri, meydanları kalmamış. Cami önleri, eski belediye binası elden çıkarılmış; hepsi oy verdiğimiz belediye başkanları zamanında.
Yunan adalarıyla kıyaslanıyor; ben Lesvos’a (Midilli’ye) gittim. Orada daracık sokakta insanlar bakkal ya da restoran işletiyor ama dükkanları içinde. Benim zamanımda Nalbant Musa’nın kiracısına restoran ruhsatı vermiştim, sonra bir gece şikayet geldi, yataktan kalkıp gittim, gürültü kirliliğinden ruhsatını iptal ettim.
Çeşme Kavunu Hikayesi
Babam 40 dönüm tütün için yer ayırmıştı. Biz kardeşimle babamın haberi olmadan 20 dönüm kavun ektik. İlk sene en iyi tohumları seçerek “altınbaş” Çeşme Kavunu’nun tohumunu elde ettik. 1979’da tüm araziye kavun diktik. İlk yıl kardeşimle 280 bin TL kazandık; babam tütünden hiç bu kadar kazanamamıştı. O günden sonra Çeşme’de herkes kavun ekmeye başladı; Nohutalan, Barbaros, Germiyan da kavun üretimi yaptı.
Ben Alaçatı hayalimi gerçekleştirdim. Alaçatı, benim zamanımda Çeşme’den çok daha güzel oldu.
Alaçatı Belediyesi ile Çeşme Belediyesi kesinlikle ayrı olmalı.
Remzi Özen kimdir?
Alaçatı’da üç dönem belediye başkanlığı yapan, 15. Dönem CHP İzmir Milletvekili Remzi Özen, üretken ve dürüst yönetim anlayışıyla tanınır. Görev süresince maaş almadı, makam aracı kullanmadı, tüm harcamalarını kendi cebinden karşıladı. Döneminde Kutlu Aktaş Barajı, Alaçatı Marina ve Port Alaçatı projeleri hayata geçti. Alaçatı Marina, belediyeye ait tek marina olarak büyük gelir sağladı. Gayrimenkul satmadan, borçlanmadan yaratıcı projelerle Türkiye’nin en zengin belediyelerinden birini kurdu. Şeffaflıkta öncü oldu; 25 yıl önce dijital erişimi başlattı, imar, kadastro ve harita verilerini halka açtı. Onun çabalarıyla Alaçatı bir dünya kenti oldu.