Başkan Denizli, "Sahil alanlarının rezidanslara boğulmasına karşıyım"

Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, "Sahil alanlarının rezidanslara boğulmasına karşıyım. Şu an Çeşme rezidans çöplüğü. Bunları satamıyorlar da, kiraya da veremiyorlar. Rantla mücadele doğru bir strateji ortaya koyarak yapılır" dedi. 

Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, Ege TV’deki Politika Durağı programında önemli konulara dair samimi açıklamalarda bulundu. Haber Ekspres Gazatesi'nden Burcu Yanar'ın haberine göre İlk kadın başkan olarak siyaset arenasında yaşadığı zorluklardan kadınların eşit temsili için yürütülen mücadeleye kadar geniş bir yelpazede görüşlerini dile getiren Denizli, Çeşme’nin turizm potansiyelini artırmayı hedefleyen projelerini de paylaştı. Siyasetin dinamikleri, toplumsal cinsiyet eşitliği, yerel yönetimlerin mali durumları gibi pek çok konuya değinen Denizli, hem kendi siyasi tecrübelerini hem de geleceğe dair hedeflerini aktardı.

İmar kural koymaktır

Deniz kenarlarının rezidanslaştırılmasına karşı olduğunu vurgulayan Başkan Denizli, “Bence rant kelimesini ikiye ayırmak lazım. Türkiye’de imar dendiği an rant akla geliyor ama koruma amaçlı imar planları da var. Asıl imarsız alanlarda çarpık yapılaşmayı daha fazla görürüz. İmar kural koymaktır. Bizde bazı yanlışlar çok doğru kabul ediliyor. Sahil alanlarının rezidanslara boğulmasına karşıyım. Şu an Çeşme rezidans çöplüğü. Bunları satamıyorlar da, kiraya da veremiyorlar. Rantla mücadele doğru bir strateji ortaya koyarak yapılır. Çeşme’de rantın çok olması Çeşme’nin kıymetli olmasından kaynaklanıyor” diye konuştu.

Kadın olmak zor

Çeşme Belediyesi’nin ilk kadın Başkanı olan Lal Denizli, “Kadın olmak zor bir şey. Siyaset gibi aslında erkek egemen anlayışın uzunca yıllardır hüküm sürmeye çalıştığı bir arenada kadın olmak daha da zor. Gülşah Başkanımızdan yola çıkarak siyasetin ne kadar çirkinleşebileceğini toplum olarak hepimiz yaşadık. Kadın olarak var olmak kıymetli. Özgür Özel bu konuda çok büyük bir irade ortaya koydu ve dedi ki; bu böyle gitmeyecek, gençlere ve kadınlara yol açılacak, yeni şeyler söyleyeceğiz ve eşit temsiliyetten korkmayacağız. Yetmez çünkü yüzde elli olması lazım” dedi.

Haddim değildi

Despina Vandi konusunda kendisiyle ilgili bir özeleştiri yapan Lal Denizli, “Benim işim herkese laf yetiştirmek veya her yanlışı düzeltmek değil. Belli kırmızı çizgiler var herkesin olduğu gibi. Despina Vandi Türkiye’de bayrağımız ve Atatürk kırmızı çizgidir. Dolayısıyla benim oradaki konuşmam vatandaşın hislerinin bir yansımasıydı. Özeleştiri yapmaktan kaçınan bir insan değilim dolayısıyla son cümlem ‘Bu şehrin sınırlarını terk etsin’, buna haddim yoktu ama o an hissim oydu. Siyasetçinin her an her arenada hislerini kontrol etmesi gerektiğinin en büyük göstergesi. Ben 15 yıldır siyasetteyim ama 15 yıldır sahnede değilim. Dolayısıyla o benim aslında siyasi kriz yönetimimdeki belki ilk arenamdı. Hazırlanmış bir metin değildi. O çekilen video bile benim özel kalemimin telefonuyla çekilmiş. Biz o an Alaçatı’da taksici esnafımızla birlikte oturuyorduk. İnsanların tepki koyarken neyi nasıl ölçümlendireceğini tartması mutlaka gerekiyor. Biz siyasetçilerin de aynı şekilde. Ama orda manipülasyon da vardı. Ben Despina Vandi olayında kardeşlik mesajı da verdim. Bugün olsa yine son cümleme kadar aynı tepkiyi verirdim” diye konuştu.

Siyasetin gerçeği

Gülşah Durbay ile ilgili yazdığı yazıyı kendisinin kaleme aldığını söyleyen Denizli, “Ben özellikle bir kişiyi hedef almadım. Toplumu yönlendirmek eksenli iftira atma hikayesi bugün Türkiye’de siyasetin bir gerçeği oldu. Benim de kendi tecrübelerim var. Gülşah kendi tecrübelerini yaşadı. Birini doğrudan hedef göstermekten ziyade bir zihniyeti hedef göstermek. Çünkü bu anlayışın sıyrılması lazım. 5 yıl sonra ben neredeyim bunları söyleyenler nerede bakarız. Günün sonunda benim işim cevap vermek değil. O yüzden çok nadir bu tip konulara tepki koyuyorum. Benim işim çalışmak. Bizi herkese laf yetiştirelim diye adaylaştırmadılar. Ben bugün bu koltukta halkın iradesiyle oturuyorsam burada benim tek sorumluluğum işimi iyi yapmaktır” açıklamasında bulundu.

Kültür rotası

Çeşme’nin deniz, kum ve güneşe sıkıştırıldığını söyleyen Başkan Lal Denizli, “Bir turizm master planı ortaya koymak gerekiyor. Çeşme tarihsel olarak çok önemli noktalara sahip olan bir kent. Çeşme merkezinde Musala Mahallesi’nde günümüzden 3 bin 800 yıl geriye giden tarihe sahip bir arkeolojik kazı alanımız var. Büyük Santorini patlamasının ilk kül kalıntıları var. Dolayısıyla bizim turizm anlayışımızı yalnızca bir endekse sıkıştırmak bizim esnafımızın kısa dönemli iş yapmasına yol açıyor ve insanların istihdam edilmesindeki zorlukları ön plana çıkartıyor. Daha çok yaşanan bir Çeşme yaratma hedefimiz var. Bunu termal turizmimizle yapabiliriz. Geçmiş dönemde başlayan bir proje var. Ben projeyi komple değiştirdim. Önceki dönemde günübirlik bir tesis olarak yapılmış. Orası turizm imarlı bir alan. Böyle bir imkanımız varken bu imkan ılıca’nın tam orta noktasındayken bu termal hizmetinin konaklama olmadan verilmesini değiştirmek istedim. Şimdi yalnızca iki katlı olan bir otel olarak dönüştürüyoruz. 30 ila 38 oda olacak. Konaklama ekleyerek burada bir turizm alanı oluşturmak istedik. Projeyi üçe böldüm. Termal havuzla hizmet verecek bir konaklama oteli olacak, ikinci bir giriş yaparak günübirlik bir termal havuz olacak, bir de engelli havuzumuzun bulunduğu ayrı bir günübirlik tesis alanı, bir de alış veriş, restoran gibi bir meydan çalışması olacak. Var olanı dönüştürdük. Çünkü o zaman turizm de başka şeyler konuşabiliriz. Festivaller sadece bunun bir ayağı olabilir. Neden Çeşme sadece yaz aylarında akla gelen bir yer olsun?, Çeşme turizmi için 6-7 ayı neden konuşmayalım? Bu sadece kültür rotasıyla olur” dedi.

2025’te Çeşme…

2025 yılı için planlarını açıklayan Başkan Lal Denizli, “Seçimden hemen sonra önce alt yapıya saldırdık. Özellikle de yol çalışmalarına. Geçtiğimiz sürede özellikle İZSU’nun yapmış olduğu ve tamamlanmamış yolların kapatılması ve yolların yaz en iyi şekliyle ulaşmasıydı hedefimiz. Biz nisan ile ekim ayları arasında İZSU, İZBETON ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Çeşme Belediyesi Fen İşleri ile birlikte 150 bin ton asfalt dökmüşüz. 100 bin metrekare kilit parke taşı döşemişiz. 250 metrekare karo taşı döşemişiz. 2 tane çok kullanılmayan alanımızı dönüştürdük, önümüzdeki ay Ovacık ve Reisdere Mahallelerinde 2 tane kreş açıyoruz. Üçüncü kreşimizin dönüştürülmesini Dalyan’da 2025 yılının başında başlayacak. Bu sırada afet koordinasyon merkezimizi önümüzdeki hafta tamamlıyoruz çünkü biz bir afet bölgesiyiz. Telsiz sistemi kuruyoruz. Bir afet durumunda telefonlar çekmezse diye şehir içinde iletişimi sağlayabilelim diye. 2025 yılının başında bir kurs merkezi açıyoruz. Burada dans, üniversite hazırlık gibi kurslarımız olacak. Bunları büyük bir gönüllü ordusuyla yapıyoruz. Bizim önceliğimiz atıl durumda olan yerleri güçlendirmek” açıklamalarına yer verdi.

Çeşme neden pahalı?

Lal Denizli, pahalı Çeşme algısına yönelik ise şu sözleri kullandı: Türkiye çok pahalı. Çeşme ucuz bir yer değil çünkü turistik bir yer. Çeşme her zaman metropolden biraz daha yüksek fiyatları olan bir kentti. Turistik yerler kısa dönemli iş yapabildikleri için her zaman metropolün biraz üstündedir. Türkiye çok uzun zamandır geçirdiği en zor ekonomik süreci geçiriyor. Yüksek enflasyon gerçeği var. Gelir giderleri karşılamıyor ve aradaki uçurum her geçen gün artıyor.”

Bin kişide 5 kişi çok mu?

Çeşme’ye İstanbul’dan transferler yaptığı iddialarına da yanıt veren Lal Denizli, “Bu doğru değil. Siyaset bir ekip işidir. Belediye siyaset ekibi anlayışıyla yürütülmez. Belediyecilik bir hizmet işidir. Dolayısıyla doğru bir ekip kurma anlayışından geçer. Benim belediye başkan yardımcım İstanbul’dan geldi bu doğru. Fen İşleri Müdürümüz İstanbul’dan geldi bu da doğru. Bilgi İşlem müdürlüğümüz İstanbul’dan geldi. Onun dışında şirket genel müdürümüz ve yönetim kurulu başkanımız. Şirketleri kalkındırabilecek vizyonda olduğu insanlarla çalıştım. Her belediye başkanı bunu yaptı. Bizden önceki bir iştirak şirketinin genel müdür de farklı bir ilden gelmişti. Belediye de ise 21 müdürlük var. Biz geldiğimizde 17 taneydi. Bunun sayısını 21’e çıkarttım. Kadın Aile Müdürlüğümüzü kurdum. Veteriner İşleri Müdürlüğümüzü kurdum. Bilgi İşlem Müdürlüğümüzü kurdum. Sosyal Hizmetler Müdürlüğümüzü kurdum ve 21 müdürlükten yalnızca iki kişi dışarıdan geldi. Kalan 19 kişi benden önceki dönemde belediyede olan insanlar. Bizim belediyemizde toplamda bin kişi istihdam ediliyor. Bin kişide 5 kişi çok mu? Çoksa sorun yok” açıklamalarında bulundu.

Belediyeler krizde

Bütçe çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Lal Denizli, “Türkiye’de şu an belediyelerin durumu iyi değil. Belediyeler olarak sağlam bir krizin tam orta yerinde duruyoruz. Borçlu bir belediye devraldım ve bununla ilgili mali bir planlama yapmaya çalışıyoruz. Bizim işimiz şikayet etmek olmamalı. Yapamadıklarını bütçe kaynaklı olarak gerekçelendirebilirsin. Evdeki hesap çarşıya uymayabilir ama bunu şikayet ederek değil çözüm arayışını koruyarak yapmamız lazım” sözlerini kullandı.

Tasarruf tedbirleri delinebilir

Gerektiği zaman yargılanmaktan çekinmeyeceğini dile getiren Denizli, “Biz kamu hizmeti veriyoruz. Tasarruf tedbirlerini deleceğimiz anlar gelecektir. Vatandaşın çözülmesi gereken öncelikli bir ihtiyacı o tasarruf tedbirleriyle örtüşmüyorsa irade koymak zorundayız. Ben vatandaşa hizmet ettiğim için yargılanacaksam sorun yok. Önemli olan o hizmeti ulaştırmak” sözlerini kullandı.

İstanbul ve İzmir siyaseti farklı

İzmir ve İstanbul siyaseti arasındaki farkı da değerlendiren Başkan Denizli, “Ben İzmir siyasetçisi değilim. Bunu inkar etmiyorum zaten. İzmir’de örgütlenmedim. İzmir örgütünde ortaya konulmuş bir emeğim yok. Ben bir parti emekçisiyim. Uzun yıllar İstanbul örgütünde partimiz için emek verdim. Sonrasında da genel merkezde yöneticilik yaptım. Şimdi de memleketimde yöneticilik yapıyorum. İstanbul ile İzmir siyaseti çok farklı. İstanbul bir ülke gibi. Günlük bir mesele çok büyütülebiliyor. İstanbul’da bir ilçede olan bir olayın duyulması belki haftalar alıyor. İstanbul 20 milyonluk bir ülke. Herhangi bir şehirle kıyaslanabilecek bir durumda değil. İzmir’de ise daha büyük bağlar var. Bir geçmiş bilme hikayesi var. Bu çok kıymetli bir şey” ifadelerini kullandı.

Tepkiler yok oldu

Lal Denizli kendisini kabullenemeyenler için ise şöyle konuştu: “Eleştiren, seven ya da sevmeyen olabilir ama orada olmamı eleştirdikleri için kenarda bekleme durumu değil. Ben sahada bir belediye başkanıyım. Vatandaşın sokakta bana yansımasını görüyorum. Halk buluşmaları yapıyorum. Hesap veriyorum. Beni kimse Lal olarak sevmek zorunda değil. Ben 4 buçuk yıldır Çeşme’de yaşıyorum. Dolayısıyla İstanbul’dan gelmedim. Siyaseten burada örgütlü değildim sadece. Yaşadığım yerde belediye başkanı oldum. Onu bilmeyenlerdi tepki koyanlar. Bunu öğrendiklerinde bu tepki çok hızlıca yok oldu.”

Günün sonunda herkesin yol arkadaşı olduğunun altını çizen Denizli, “İnanmadığım hiçbir şeyi yapmam. Kılıç çekmek tabirini parti içi herhangi bir yarışta doğru bulmuyorum. Günün sonunda o sandık kapandığında biz yol arkadaşıyız. Örgütün bir parçasıyız. Bu zihniyet zaman zaman çıkabiliyor maalesef ama değişim bu yüzden kıymetli. Parti içi kavganın bir düşmanlık kavgası olmadığının iradesinin ortaya koyulması için kıymetli. İradem sadece inandığım şey olur. Olduğun makam parti üzerinde herhangi bir tahakkümün önünü açmamalı. İşte o zaman siyasette yanlış kararlar vermeye başlıyoruz” diye konuştu.

Kongre sürecinde yaşanan ayrışma iddialarına da değinen Denizli, “Benim kendi adıma kesinlikle böyle bir ayrışma olduğuna inancım yok çünkü Cemil Başkan ilk günden beri ‘Nasılsınız? Bir ihtiyacınız var mı?’ diye soran, eleştiri yapıldığında uzun uzun dinleyen biri. Benim için Cemil Başkan’la çalışmak büyük bir keyif. Çünkü her birimize fikrini soruyor” dedi.

TİS görüşmeleri yavaş ilerliyor

TİS görüşmelerinin neden yavaş ilerlediğini açıklayan Başkan Denizli, “TİS görüşmelerinde bir tıkanıklık yok. Belli taleplerle geldiler ve biz bu talepleri karşılayamayacağımızı anlattık. Belediyelerin finansal açıdan olduğu yer belli. İşçiye, emekçiye hakkını vermemiz gibi bir şey mümkün mü? Biz sosyal demokrat belediye başkanlarıyız. Biz her zaman haktan ve emekten yana olmuş bir anlayıştan geliyoruz. Bizler adına SODEMSEN bu görüşmeleri yürütüyor. Görüşmeler yavaş ilerliyor. Dolayısıyla bizim finansmanı ortaya koyduğumuz bir durum var. Maaşı 100 bin lira yapıp ödeyemezsen ne olur? Ben üç birime söz verdim diyelim. Bütçen bire yetiyorsa insanlar evine ekmek götüremez ve sebebi sen olursun” dedi.

Musalla Mahalesindeki kazı…

Başkan Denizli, “Musala Mahalesindeki kazı alanı ziyarete açık değil. Üzerinde muşambalar var. Vatandaş ancak dışarıdan bakabiliyor. Neden oraya Göbeklitepe’deki gibi üzerinde gezebildiğin bir gezi noktası yapılmasın? Biz bakanlıktan buranın tahsisi için bir resmi yazı yolladık. Yaklaşık iki ay oldu. Biz burayı kurul onaylı bir şekilde ziyarete açarak işletmek istiyoruz dedik. Çeşme’de bir kültür rotası oluşturmaya çalışıyoruz. Bürokrasi de arzu ettiğimiz şeyi doğru şekliyle talep etmek gerekiyor. Bazı şeylerin oluru var, bazı şeylerin yok. Bürokratik dili doğru ortaya koyarak bakanlıklardan alabileceğimizin neler olduğunu iyi analiz etmemiz lazım. Bakanlık tabi ki kendi görev alanlarında olan yerleri o kadar da kolay yapmaz. Ildır’ın tamamı bir arkeolojik alan. Milli bir servet yatıyor orada. Oranın bir açık hava müzesi gibi olması lazım. Germiyan’da ailemize ait tarihi bir yağhane var. Bu yağhanenin üstünde ve girişinde Osmanlı yazıları var. Şu an atıl durumda. Orası bir şahıs ve tescilli bir yapı. Bu aile görüşmek için arkadaşlarımız irtibat kurdular. Orayı bir müze haline dönüştürmek istiyoruz” diye konuştu.

Uluslararası ağ kurulması için…

Özgür Özel ile Amerika’ya giden Lal Denizli, “Ben SODEM Başkan yardımcısıyım. SODEM sosyal demokrat belediyeler arasında kurulmuş olan bir birlik ve önceki dönemlerden geliyor. SODEM’de yalnızca kendi kazanmış olduğumuz belediyelerde ziyade uluslar arası alanlardaki belediyelerle nasıl işbirliği ve nasıl uluslar arası ağ kurabilirizin arayışı içindeydik” diye konuştu.

Kaynak: Haber Ekspres