|
Tweet |
İzmir’in Çeşme ilçesinde 33 yıl esnaflık yapan 64 yaşındaki Nihat Atagöz, deniz kıyısından topladığı odun, taş ve metal parçalarını sanata dönüştürüyor. Karikatür, heykel ve mozaiği bir araya getiren Atagöz’ün eserleri, dünyanın dört bir yanına ulaşıyor.
Çeşme’de uzun yıllar hediyelik eşya dükkânı işlettikten sonra emekli olan Nihat Atagöz, sanatla iç içe bir yaşam sürdürmeye devam ediyor. Yaklaşık 50 yıl önce karikatürle sanata adım atan Atagöz, zamanla heykel sanatına yönelerek farklı teknikler geliştirdi. Son yıllarda ise odağını tamamen “ileri dönüşüm” sanatına çeviren Atagöz, denizin kıyıya vurduğu odunlar ile doğada atık olarak görülen malzemeleri toplayarak bunları özgün sanat eserlerine dönüştürüyor.
Sahilden topladığı lodos dalları, taş ve metal parçalarını atölyesinde bir araya getiren sanatçı, her biri kendine özgü karakterlere sahip eserler üretiyor. İzmir, İstanbul ve Çeşme’de açtığı sergilerle adını duyuran Atagöz’ün çalışmaları, özellikle yabancı turistlerden yoğun ilgi görüyor. Atık malzemelerden üretilen figürler, Amerika’dan Çin’e, Norveç’ten Almanya’ya kadar birçok ülkeye ulaştı. Yaz aylarında Çeşme sahilindeki standında eserlerini sergilemeyi sürdüren Atagöz, gelecekte geri dönüşüm malzemeleriyle daha büyük ölçekli heykeller üretmeyi hedefliyor.

Dükkânın köşesinde doğan tutku
Sanat yolculuğunu anlatan Nihat Atagöz, 33 yıl boyunca esnaflık yaptığını belirterek şunları söyledi:
“Uzun Sokak’ta hediyelik eşya ve bijuteri üzerine bir dükkânım vardı. Ticaretle uğraşırken, dükkânımın bir köşesinde sanattan hiç kopmadım. Yaklaşık 50 yıl önce karikatürle başlayan serüvenime zamanla heykeli de ekledim. Seramik çamuruyla heykeller yapmaya başladım ancak bu süreç benim için oldukça zorluydu. Heykele yoğunlaştığım anda müşteri geliyor, çamurlu ellerimi bırakıp satışla ilgileniyor, ardından tekrar çalışmama dönüyordum. Daha sonra ağabeyimin önerisiyle Alaçatı Yağhane’de mozaik kursuna katıldım ve yaklaşık 1,5 yıl eğitim aldım. Bu süreç, doğada gördüğüm ve atık olarak değerlendirilen malzemelerle de üretim yapabileceğimi fark etmemi sağladı.”

Doğadan sanata ileri dönüşüm yolculuğu
Atık malzemelerin sanata dönüşme sürecine de değinen Atagöz, şöyle konuştu:
“İlk zamanlar doğadan bulduğum pek çok malzemeyi bilinçsizce topladım, bu da zamanla bir yığılmaya neden oldu. Sonrasında ise hangi malzemeyle ne yapabileceğimi bilerek, daha seçici olmaya başladım. Karikatür, heykel ve mozaiği bir araya getirerek tamamen atık ve doğal malzemelerden oluşan kendime özgü tiplemeler üretiyorum. Başlangıçta deniz kenarından topladığım taşlarla Çeşme ve Alaçatı’yı yansıtan magnetler yaptım. Ardından lodos dalları, metal parçaları ve çevremdekilerin de getirdiği malzemelerle çalışmalarımı genişlettim. Ürettiğim her eser tek; doğal malzemeler kullandığım için birebir aynısını yapmak zaten mümkün değil ve ben de bunu özellikle tercih ediyorum. Eserlerimi Çeşme, İzmir ve İstanbul’da açtığım sergilerde, yaz aylarında ise belediyenin sağladığı deniz kenarındaki stantlarda sergiliyor ve satışını yapıyorum. Yabancı müşterilerin ilgisi oldukça fazla. Hedefim, mozaik, heykel ve geri dönüşümü bir araya getiren daha büyük ölçekli ve güçlü çalışmalar üretmek.”
(Çeşme'nin Sesi/ İsa Atagöz)