|
Tweet |
Cumhuriyet 102. yaşına girerken…
O’na duyduğumuz sevgi, saygı, minnet ve inancın yanında, bir yandan da yeterince sahip çıkamamanın burukluğu var üzerimizde.
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değildi; bir halkın ayağa kalkışıydı.
Tarifsiz acılarla sınanmış bir milletin, makus talihini yenip, küllerinden yeniden doğuşuydu. Boyun eğmeyen, teslim olmayan, kendi kaderini kendisi yeniden yazan ecdadımızın haykırışıydı…
Ve o haykırış, bir asır önce dağ taş yankılanırken ne kadar gürse,
bugün o kadar kısılmış gibi geliyor kulağımıza.
Biz o mukaddes emaneti 102 yıl önce devraldık; ama sanki her kuşakta biraz daha yorduk, biraz daha yıprattık.
Bir zamanlar umutla, inançla kurulan o genç Cumhuriyet’in ışığını kimi zaman kendi ellerimizle kapattık.
Eşitliği, adaleti, özgürlüğü, insan onurunu, emeği, alın terini, üretimin değerini — Cumhuriyet’in temeline harf harf kazınan o değerleri —
bazen bir kenara itip sessiz kalmayı seçtik. Belki korktuk, belki alıştık, belki de kaybolanları yavaşça kanıksadık…
Ve şimdi Cumhuriyet 102 yaşında…
Bir asrı geçti… hâlâ dimdik ayakta; ama biraz yorgun, biraz kırgın.
Sanki sessizce fısıldıyor:
“Ben size kendimi değil, sizin geleceğinizi emanet etmiştim.”
“Benim için değil,”
“kendiniz için koruyun beni… bilin kıymetimi.” diyor.
Yine de, her 29 Ekim sabahı, bir yerlerde bir çocuk elinde bayrakla koşuyor.
Bir öğretmen, gözleri dolu dolu İstiklâl Marşı’nı okutuyor.
Bir yaşlı teyze, penceresine astığı bayrağın gururunu tebessümüne taşıyor.
Ve işte o an,
Cumhuriyet yeniden nefes alıyor…
Küllerinden değil artık; yüreklerimizin derinlerinden tekrar doğuyor.
Evet, belki yeterince layık olamadık ona.
Ama hâlâ inanıyoruz.
Çünkü Cumhuriyet, sadece geçmişin bir emaneti değil; geleceğimizin de tek umududur.
Ve biz, ne kadar yorsak da onu,
o yine ilelebet payidar kalacaktır.
Çünkü bir kez “özgürlük” demeyi öğrenmiş bir milletin kalbi, bir daha esareti kabullenmez.
Bir daha asla diz çökmez!
Cumhuriyet bu toprakların kalp atışıdır
ve o kalp, ilelebet atacaktır!
Minnetle, gururla ve sonsuz inançla…
Bizlere emanet ettiğin en büyük eserinin bekçileriyiz.
Teşekkürler Atam