![]() |
Tweet |
ObjektifÇeşmeHaber / Selma Artar
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ; Genel Başkan Yardımcıları Gencehan Tunay ve Nihat Babaözü, İzmir İl Başkanı Naşit Birgüvi, il teşkilatı ve Çeşme İlçe Başkanı Ozan Erdoğan ile birlikte İzmir’de meydana gelen orman yangınlarında zarar gören ilçeleri ziyaret ederek vatandaşlarla bir araya geldi. Bu kapsamda Çeşme’ye de gelen Özdağ, Terörsüz Türkiye, PKK’nın silah bırakması ve özellikle CHP’li belediyelere yönelik operasyonlar hakkında ObjektifÇeşmeHaber’e dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
“DAM İttifakı’nın Yeni Anayasa Süreci Türkiye’yi Belirsiz ve Tehlikeli Bir Yola Sürüklüyor”
Prof. Dr. Özdağ açıklamasında şunları söyledi:
“Kırk yıldır süren terörün Türkiye’ye ne kadar ağır maliyetler getirdiğini biliyoruz. Ancak terörü sona erdirme çabasının, teröre teslim olarak; terör örgütünün Türkiye’nin birliğini tehdit eden, Türk milletini ayrıştıran taleplerini kabul ederek yürütülmesi, terörü zafer kazanmış bir konuma taşır. Bu da Türkiye ve Türk milleti için çok daha ağır bedellere yol açabilecek bir süreci tetikleyebilir.
‘Ne pahasına olursa olsun barış olsun’ anlayışı, dünyadaki en tehlikeli düşüncelerden biridir. Cumhur İttifakı her ne kadar ‘Biz pazarlık yapmıyoruz, terörle müzakere etmiyoruz’ dese de, Türk milleti bunun gerçeği yansıtmadığını açıkça görüyor. PKK’nın yaptığı açıklamalar, sunduğu şartlar ve anayasa değişikliği talepleri bu sürecin PKK ile paralel yürüdüğünü ortaya koymaktadır. Zaten PKK’lılar da bunu açıkça dile getiriyor.
İktidar, ‘terörist Türkiye’ kavramını dahi reddediyor, bunu bir hakaret olarak görüyor. Ancak Cumhuriyet’i dönüştürmeye yönelik anayasa çalışmaları da sessizce ilerliyor. Ne yazık ki ‘DAM İttifakı’ dediğimiz, DEM Parti’nin ‘D’si ile AK Parti’nin ‘A’sının oluşturduğu yapı, Erdoğan’ın açıkladığı yeni anayasa süreciyle birlikte Türkiye’yi büyük bir belirsizlik ve tehlikeli bir yola sürüklüyor.
Buradan uyarıyoruz!
Bu girişimler Türkiye’nin jeopolitik bütünlüğünü tehdit edebilir, milletin birliğini ciddi risk altına sokabilir. Bu nedenle bu tehlikeli yoldan derhal dönülmelidir.”
“Milli ve Üniter Devlet Yapısından, Türk Milleti Kavramından Asla Taviz Verilmemeli”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık ‘iç cephe’den bahsediyor. Evet, iç cephe güçlü olmalıdır. Ancak Türk milletini ‘Türk, Kürt, Arap’ diye ayrıştırarak bu cephe güçlenemez. Bu, iç cepheyi güçlendirmek değil; tam aksine parçalamaktır.
Evet, biz Türk milletiyiz ve İslam ümmetinin bir parçasıyız. Elhamdülillah, bu bin yıldır böyleydi; AK Parti’den önce de böyleydi, bundan sonra da böyle kalacaktır. Ancak madem Türk milletindensiniz, o zaman Türk milletini bölmeyin. Anayasa’nın 66. maddesini değiştirmeyi düşünmeyin. 42. maddeyi değiştirerek, Türkçe dışındaki dillerde ana dilde eğitime izin verip sosyolojik bölünmenin ve ayrı milletleşmenin temellerini atmayın.
Terör örgütünün sempatizanlarının Cumhuriyet’i, Türk milletini, Türk kimliğini ve Türk devletini aşağılamasına izin vermeyin. Bu söylemler toplumda ciddi bir rahatsızlık yaratmaktadır. Üstelik bu rahatsızlık sadece muhalefet seçmeninde değil; AK Parti, CHP ve MHP’ye oy veren vatandaşlarda da mevcuttur.
Dün, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamaların ardından salondaki tepkiler, Erdoğan’ın kendi tabanını dahi ikna edemediğini açıkça ortaya koymuştur. Erdoğan, sosyal psikolojiyi iyi bilen bir liderdir; bu tepkilerin anlamını mutlaka görmüştür.
“66. ve 42. madde vurgusu”
Özetle Bu tehlikeli süreçte artık frene basılmalı; milli ve üniter devlet yapısından, Türk milleti kavramından asla taviz verilmeyeceği açıkça ilan edilmelidir. Anayasa’nın 66. ve 42. maddelerinin değişmeyeceği kamuoyuna net şekilde duyurulmalıdır.”
“Zafer Partisi Halkla Teması Sürdürmeye Devam Edecek”
“Zafer Partisi olarak bugün olduğu gibi; kırsalda, kentte, tarlalarda, işçilerle, emeklilerle, gençlerle yan yana; meydanlarda, sokaklarda ve sahada halkla temas halinde siyaset yapmayı sürdüreceğiz.
Milli ve üniter devleti savunurken, üretim ekonomisini de savunacağız. Rant ekonomisine karşı duracağız. Uyuşturucu ve organize suç örgütleriyle mücadele edeceğiz. PKK ve FETÖ terörüyle mücadelemiz kararlılıkla devam edecek.
Bu amaçla mitingler düzenleyeceğiz, paneller ve konferanslar gerçekleştireceğiz. Türkiye’yi adım adım dolaşacağız.”
“Belediye Başkanlarına Yönelik Operasyonlar Düşmanca Hukuk Uygulamasıdır”
“Bugüne kadar hiçbir AK Partili belediyede yolsuzluk yapılmamış gibi davranılıyor. 22 yılda yolsuzluktan yargılanan tek bir AK Partili belediye başkanı olmamış. Oysa AK Parti’nin kurucuları arasında yer alan, ön plandaki isimlerin bile en ağır ifadelerle suçladığı Melih Gökçek hakkında yüzlerce dosya olmasına rağmen bir tane soruşturma açılmamış.
Buna karşılık, neredeyse tüm CHP’li belediye başkanları potansiyel suçlu gibi gösteriliyor, tutuklu yargılanıyor. Bu durum, düşman ceza hukukunun uygulandığını açıkça ortaya koymaktadır.
Ben CHP’li belediye başkanlarına kefil değilim; onlara Sayın Özgür Özel kefildir. Ancak ben, CHP’li başkanların adil yargılanmalarını istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hukuk önünde eşit olmasını talep ediyorum. Düşmanca hukuk anlayışına karşı çıkıyorum.
Örneğin Sayın Ekrem İmamoğlu’nun henüz suçu ispatlanmamışken konuşmaları ve görüntüleri yasaklanıyor. Yarın İmamoğlu beraat ederse, onu yasaklayanlar bunu hukuk önünde nasıl açıklayacaklar? Asıl sorulması gereken soru budur.”
Yangınların sadece ihmallerle açıklanamayacağını dile getiren Özdağ, “Yüksek gerilim hatlarındaki bakım eksiklikleri bazı yangınlara neden olmuş olabilir, ancak aynı gün ve saatte İzmir’in 6 farklı noktasında bu hatların koptuğuna inanmak güç” dedi. Yangınların ardındaki nedenlerin derinlemesine araştırılması gerektiğini savunan Özdağ, Zafer Partisi olarak bu konuda kapsamlı bir program hazırladıklarını ve kamuoyuyla paylaştıklarını ifade etti.