Çeşme Plajlarının Özel Sektör Tarafından İşgali

Çeşme’nin plajları, bir zamanlar hepimizin serinlemek, güneşlenmek ve denizle buluşmak için keyifle gittiği yerlerdi. Bu plajlar, herkesin ortak kullanımında olan güzelliklerdi. Ancak artık bu güzellikler, özel sektörün iştahına kapılmış durumda. Bir zamanlar özgürce erişilebilen plajlar, şimdi sadece belirli kişilere açık hale gelmiş ve halkın erişimi giderek zorlaşmış.

Rant uğruna halkın plajlara ulaşma hakkı adeta göz ardı ediliyor. Ücretsiz ve herkesin yararlanabileceği bu alanlar, kapalı alanlara dönüşüyor. Doğanın bize sunduğu bu güzellikler, bir grup insanın mülkü haline gelmiş gibi görünüyor ve bu, hepimizin hakkı olan bir şeyi, birkaç kişinin oyuncağı haline getiriyor.

Kapitalizmin her yere sızması, doğal alanları bile sahiplenmesi, aslında toplumsal değerlere bir saldırıdır. Plajlar sadece bireysel keyif alanları değil, herkesin eşit şekilde yararlanabileceği kamusal kaynaklardır. Bir plajın sadece belirli kişilere kapalı olması, bu plajların herkes için erişilebilir olması gerektiğini unutturuyor.

Çeşme’nin doğal güzellikleri sadece plajlarıyla sınırlı değil. Ilıca Plajı’nın beyaz kumları ve termal suları,Eşek Adası’nın bakir doğası ve Dalyan’ın sakin koyları, huzur arayanlar için ideal kaçış noktaları sunuyor. Pırlanta Plajı’nda rüzgar sörfü yapmak, Çiftlikköy’deki sessiz koylarda doğayla baş başa kalmak artık bir lüks haline gelmemeli.

Kıyıların herkes için erişilebilir olması, toplumsal adaletin bir gereğidir ve bu adaletin sağlanması için mücadele etmeliyiz.

Hepimiz, Çeşme’nin bu doğal cennetlerinin kapılarını tekrar halka açmak için elimizden geleni yapmalıyız. Çünkü bu güzellikler hepimize ait, sadece bir avuç insana değil.