Enternasyonalizm, halkların ve emekçilerin ortak mücadelesini, sınırları ve farklılıkları aşan bir dayanışma temelinde buluşturan güçlü bir düşüncedir. Farklı coğrafyalarda doğup büyümüş, farklı dillerde konuşan insanlar olarak, hepimiz aynı dünyanın sakinleriyiz ve ortak sorunlarla karşı karşıyayız. Kapitalizmin dayattığı sömürü düzeni, dünyanın dört bir yanında farklı biçimlerde ama aynı temelde işler. Bir fabrika işçisinin, bir çiftçinin ya da bir tekstil işçisinin karşı karşıya kaldığı sömürü, baskı ve adaletsizlikler farklı görünebilir; ancak özü aynıdır. Enternasyonalizm, bu ortak deneyimlerin küresel bir mücadeleyle aşılabileceğini, adalet, özgürlük ve eşitlik arayışının bizi birbirimize bağladığını savunur.
Kapitalizmin neden olduğu savaşlar, açlık, yoksulluk ve eşitsizlikler, sadece belirli bir bölgenin ya da insanların değil, tüm dünyanın karşılaştığı sorunlardır. Her yerde insanlar, daha iyi bir yaşam için mücadele ediyor. Bu sömürü düzenine karşı direniş gösteren halklar, farklı yerlerde olsa da benzer taleplerle seslerini yükseltiyor. Avrupa’da grev yapan işçiler, Latin Amerika’da toprakları için mücadele eden köylüler, Ortadoğu’da emperyalizme karşı direnen topluluklar… Hepsi aynı baskıya karşı çıkıyor ve benzer acılar yaşıyor. Enternasyonalizm, bu mücadelelerin ortak bir hedefe yönelmesini, halkların kardeşliği ve dayanışma temelinde küresel bir direniş yaratılmasını sağlar. Böylece, dünyanın dört bir yanında farklı koşullarda yaşayan insanların verdiği mücadeleler birbirine bağlanır ve bir güç birliği oluşur.
Kapitalizm, küresel bir sömürü sistemi olduğu için, ona karşı verilecek mücadelenin de küresel olması zorunludur. Tek başına bir topluluk, bu adaletsiz düzeni kökten değiştiremez. Enternasyonalizm, dünyanın dört bir yanındaki emekçilerin ve ezilenlerin aynı hedef doğrultusunda birleşmesi gerektiğini vurgular. Bu küresel dayanışma, sadece moral açısından değil, aynı zamanda devrimci bir zorunluluk olarak görülmelidir. Bir araya gelen, dayanışma içinde hareket eden halklar, adalet ve özgürlük mücadelesinde çok daha güçlü olabilirler. Benzer baskı ve adaletsizlikler altında ezilen insanlar, ancak güçlerini birleştirerek bu düzeni değiştirebilir. Daha adil, daha eşit ve sömürüsüz bir dünyayı yaratmak, ancak ortak bir mücadele ve dayanışma ile mümkündür.
Bugün, dünyanın dört bir yanında özgürlük ve adalet arayışı içinde olan topluluklar, bu küresel direnişin bir parçasıdır. Avrupa’da işçiler, Afrika’da yoksullukla boğuşan halklar, Asya’da emperyalizme karşı direnen toplumlar, hepsi bu küresel mücadelede yer alır. Bu, yalnızca anlık bir hak arayışı değil, aynı zamanda geleceğimizi kolektif bir şekilde inşa etme çabasıdır. Enternasyonalizm, bu ortak geleceğin, halkların dayanışmasıyla kurulabileceğini; gerçek kurtuluşun, halkların ve emekçilerin omuz omuza verdiği bir mücadeleyle sağlanabileceğini gösterir. Gelecek, bu dayanışmanın ve ortak mücadelenin sonucunda şekillenecektir.
Kapitalizmin yarattığı eşitsizlikler ve sömürü mekanizmaları, toplumları böler, zayıflatır ve mücadelelerini yalnızlaştırmaya çalışır. Ancak enternasyonalizm, bu yalnızlaştırma çabalarına karşı halkları birleştirir. Sınırları aşan bu birliktelik, her insanın insanlık onuruna yakışır bir yaşam sürmesini sağlayacak temel koşulları yaratır. Enternasyonalizm, halkların özgürlüğünü, eşitliğini ve adalet arayışını birleştiren bir mücadelenin temel taşını oluşturur. Birlik ve dayanışma olmadan, gerçek kurtuluş mümkün değildir.
Ancak bu dayanışma sayesinde sömürü düzenine karşı gerçek bir zafer kazanılabilir. Bu adaletsiz sistemi yıkarak, daha adil ve eşitlikçi bir dünyayı hep birlikte inşa edebiliriz. Tüm emekçilerin, halkların birleşerek vereceği bu ortak mücadele, insanlığın geleceği için bir umut kaynağıdır.
Enternasyonalizmin ışığıyla halklar özgürlüğe yürüyor!