Bugun...
SON DAKİKA

Sağlık Satılık Değildir!

 Tarih: 14-02-2025 21:39:00  -   Güncelleme: 14-02-2025 22:00:00
BURAK GENÇ

Bir insan ölümle burun burunayken, ameliyat masasında pazarlık yapılır mı? Hastane odasında, doktorun değil muhasebecinin karar verdiği bir sağlık sisteminde, hastanın yaşam hakkı cebindeki paraya göre belirlenir mi? Türkiye’de yaşananlar gösteriyor ki evet, sağlık artık parası olanın alabileceği bir hizmete dönüştürüldü. Ameliyata alınan hastanın önüne fiyat listesi konuyor, kalp krizi geçiren birine “şu fiyata şu var, şu kadar ödersen daha iyisi var” deniliyor. İnsan hayatı, birkaç sıfırla ölçülen bir meta haline getirildi.

 

Bu yalnızca birkaç hastanede yaşanan münferit bir olay değil. Türkiye’de sağlık sistemi öylesine piyasaya teslim edildi ki, artık parası olmayan birinin tedavi edilmesi neredeyse imkânsız hale geldi. Devlet hastanelerinde aylar süren randevu kuyrukları, özel hastanelerde astronomik ücretler, acil servislerde bile hastalardan tahsil edilen haksız faturalar… Bugün en basit muayeneden en kritik ameliyata kadar her şeyin bir bedeli var. Peki, bu noktaya nasıl gelindi?

 

Türkiye’de sağlık sistemi 1980’lerden itibaren, özellikle de 2000’li yıllarda hızla özelleştirildi. Neoliberal politikalar, sağlık hizmetlerini bir kamu hizmeti olmaktan çıkarıp büyük şirketlerin kâr kapısı haline getirdi. Devlet hastanelerinin kaynakları kısıldı, sağlık çalışanlarının özlük hakları gasp edildi ve halk, özel hastanelere mahkûm bırakıldı. Sağlık bir hak olmaktan çıkarıldı, ticari bir sektör haline getirildi.

 

Özel hastaneler mantar gibi çoğaltılırken, kamu hastaneleri birleştirildi, bazıları kapatıldı, mevcutlar ise kaynak yetersizliği nedeniyle işlevsiz hale getirildi. Bugün bir devlet hastanesinde uzman doktora randevu almak için aylarca beklemek gerekirken, aynı doktora özel hastanede ertesi gün muayene olabilirsiniz—yeter ki paranız olsun!

 

Şehir hastaneleri adı altında devasa özel işletmeler kuruldu. Kamu-özel iş birliği modeliyle yapılan bu hastanelerde, devlet yıllarca yüksek kira ödemek zorunda bırakıldı. Yani halkın ödediği vergilerle inşa edilen bu hastaneler, kamu yararına değil, şirketlerin çıkarına işletiliyor. Bir devlet hastanesinde ameliyat sırası bekleyen binlerce insan varken, özel hastanelerde parası olanlar için VIP hizmet sunuluyor.

 

Bu sistem, halk sağlığını korumak için değil, sermayeye yeni kazanç kapıları açmak için inşa edildi. Hastaneler şirket gibi yönetiliyor, doktorlar müşteri toplamak zorunda bırakılıyor, sağlık personeli düşük ücretlerle çalışmaya mahkûm ediliyor. Sonuç? İnsan hayatı fiyat listelerine sığdırılıyor.

 

Hastaneler tek sorun değil. İlaç sektörü de büyük sermayenin kontrolünde. Türkiye’de SGK’nın karşılamadığı ilaçlar listesi her geçen gün uzuyor, ilaç fiyatları yükseliyor, halk en temel sağlık ürünlerine ulaşamaz hale geliyor. Kronik hastalar ilaçlarını almakta zorlanıyor, kanser hastaları bile hayati tedavilere erişemiyor.

 

Özel ilaç şirketleri, halk sağlığını değil, kârlarını düşünüyor. İlaç firmaları devletlerden yüksek fiyatlarla anlaşmalar yapıyor, halkın vergileri bu şirketlere akıtılıyor. Sonuçta eczanelerde fiyatlar artıyor, bazı ilaçlar piyasadan tamamen kayboluyor. En temel sağlık hakkı bile şirketlerin insafına terk ediliyor.

 

Peki ya sigorta sistemi? Neoliberal politikalar burada da devreye girdi. SGK kapsamı daraltıldı, tamamlayıcı sağlık sigortası dayatıldı. Artık birçok hastalık özel sigorta olmadan tedavi edilemiyor. Yani halk, zaten ödediği vergilerle sağlığa katkı sunmasına rağmen, bir de cepten ödeme yapmaya zorlanıyor. Ödeyemeyen mi? Onun yaşama hakkı bile yok sayılıyor.

 

Bugün Türkiye’de sağlık sisteminin çöküşü, neoliberalizmin kaçınılmaz sonucudur. Devlet eliyle işletilmesi gereken hastaneler şirketleştirildi, sağlık sigortası piyasanın insafına bırakıldı, ilaç sektörü dev tekellerin eline geçti.

 

Oysa dünyanın birçok yerinde halk sağlığı kamusal bir hizmet olarak sunuluyor. Küba’da sağlık tamamen ücretsiz ve dünyanın en gelişmiş sistemlerinden biri. Türkiye’de ise özel hastanelere milyarlarca lira akıtılırken, halk en temel sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılıyor.

 

Bu durumu tersine çevirmek imkânsız değil. Sağlık, herkesin ücretsiz ve eşit şekilde ulaşabileceği bir hak olarak yeniden tanımlanmalıdır. Tüm özel hastaneler kamuya devredilmeli, ilaç tekellerinin sağlık üzerindeki egemenliği kırılmalı, sağlık sigortası sistemi halk yararına düzenlenmelidir. Bir insanın hayatta kalma şansı, cüzdanındaki paraya göre belirlenemez. 

 

Sağlık satılık değildir ve hiçbir zaman olmamalıdır!

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI