Çeşme 2025 yazının en sıcak günlerini yaşarken, susuzluk krizi ilçeyi derinden vurdu. Gece 23:00’ten sabah 09:00’a kadar musluklardan tek damla su akmıyor, turizm sezonu ortasında oteller, restoranlar ve evler çaresizlik içinde bekliyordu. Resmi makamların “Ağustos sonuna kadar bekleyeceksiniz” açıklaması, halkta bardağı taşıran son damla oldu. Zira Çeşme’de sezon sadece 8 hafta. Ağustos ayının susuz geçilecek olması turizm sezonunun 4 haftaya düşmesi demekti.
Oysa çözüm, sadece 34 kilometre ötede, Karareis Barajı’nda bekliyordu. Baraj 2017 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından görkemli bir törenle zaten açılmıştı. Üstelik 2 yıl önce isale hattı tamamlanmış, baraj ağzına kadar dolmuş, pompalama ve arıtma istasyonu da neredeyse bitmişti. Ama su verilmiyordu. Konu siyasi alana çekiliyor, “İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU’nun hatası”, “bize müracaat etmediler” gibi saçma sapan ithamlarla kendi hatalarının üstünü örtmeye çalışıyorlardı.
Toplum Tepki Verince Harekete Geçtiler
Günlerdir Çeşme Kent Konseyi, Çeşme Çevre Derneği ve bölgedeki sivil toplum örgütleri seslerini yükseltiyor, eylem ve protestolar düzenliyordu:
- Basın açıklamaları yapıldı,
- Yerinde inceleme görüntüleri sosyal medyada paylaşıldı,
- “Sezon ortasında Çeşme susuz bırakılamaz” diyerek yetkililere çağrılar yapıldı.
Tepki büyüyünce, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, televizyona çıkarak Karareis Barajı’ndan birkaç gün içinde Çeşme’ye su verileceğini açıkladı. Açıklamanın ardından ekipler bölgeye giderek kısa devre boru bağlantısını yaptı ve planlanan tarihten önce, 09 Ağustos 2025’te düzenlenen törenle barajın su vanası açıldı ve Çeşme’ye su verilmeye başlandı.
Neden Sekiz Yıldır Bekletildi?
Burada akla gelen en önemli soru şu:
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ve AKP’liler, sekiz sene önce Cumhurbaşkanı tarafından açılışı yapılmış bu barajın suyunu neden bugüne kadar Çeşme’ye vermediler?
Show amaçlı tekrar açılış töreni yapmak yerine, bu sekiz yıllık gecikmenin hesabını topluma vermelidirler.
Tepkisiz Toplum Hakkını Koruyamaz
Bu olay bize çok açık bir gerçeği hatırlattı:
Hak verilmez, alınır.
Toplum sessiz kaldığında, sorunlar ya ötelenir ya da görmezden gelinir.
Çeşme örneğinde olduğu gibi, örgütlü ve kararlı bir tepki olmasa, su hâlâ barajda bekliyor olacaktı.
Bir Başarı Ama Kalıcı Olmalı
Çeşme’ye suyun bağlanması büyük bir kazanım. Ancak bu, sadece bir adım.
- Boru hattının olası arızalara karşı güvenceye alınması,
- Pompalama ve arıtma tesisinin tam kapasite devreye girmesi,
- Gelecekte benzer krizlerin yaşanmaması için planlama yapılması gerekiyor.
Çünkü halkın tepkisi bir sorunu çözdü ama asıl mesele, tepkisiz kaldığımızda neler kaybettiğimizdir.
Son söz:
Çeşme’nin suyu, sadece vanaların açılmasıyla değil, halkın sesini yükseltmesiyle geldi. Tepkisiz bir toplum hakkını koruyamaz; örgütlü ve kararlı bir toplum ise en zor görünen sorunları bile çözebilir.