Eski geleneksel siyaset sona ermiş ve siyaset profesyonelleşmiş, seçmen kutuplaşmıştı. Bu koşullarda profesyonel siyasetin Çeşme’ye yansıması çeşitli şekillerde gerçekleşmiştir. O da yerel dinamiklerden çok, dış (Ankara-İstanbul) dinamiklerin daha belirleyici olduğu bir döneme girme şeklinde olmuştu.
Beton sermayesi ve parti genel merkezlerinin gözünde Çeşme artık besili bıldırcın gibiydi. Beton sermayesi büyük karlar peşinde iken, profesyonel siyasetçiler ve parti genel merkezleri bu ilişki üzerinden siyasetin finansmanı peşindeydiler.
2024 seçimleri öncesinde Çeşme CHP’de çok sayıda aday adayı çıkmıştı. Artık Ekrem Oran’ın ağasız kaldığı için değişeceği kanaati oluşmuştu. Ayrıca Özgür Özel’in Genel Başkan seçildiği Kurultay’da da değişimden yana değil de,Kılıçdaroğlu’nun devamından yana net pozisyon almıştı.
Cumhur İttifakı yine yarışa MHP ile giriyordu. Esat Tanık, daha önceleri Mustafa Cenger’in n aldığı oyu alabilecek bir aday değildi.
Adaylık yarışı kızışınca, Ankara mesaisi yoğunlaşmıştı. CHP, anketler ve yapay zekadan yararlanıyoruz diyor ama yine adaylara üç dört kişi karar veriyordu.
Tam Ekrem Oran kaybetti derken, Ankara’dan “Veli Ağbaba, Oran’ı destekliyor” şeklinde haberler gelmeye başladı. Bunu bir iki kişiden teyit ettim, onlar da aynı şeyi söylüyorlardı. O günlerde Oran, bazı meyhanelerden Veli Ağbaba’nın da olduğu fotoğrafları paylaşıyor ve “Cesur Yürek, Veli Abi” türünden anonslar yapıyordu.
Şaibe söylentilerinin bini bir para idi. Ama görünen de buydu.
Derken MYK’dan Hakan Kerman ismi çıktı diye haber gelince şaşırdım. Hakan’ı aradım, o da doğruladı. Ama gecenin ilerleyen saatlerinde, PM’den Lal Denizli’nin adaylığı açıklandı.
Lal Denizli, Urla’dan adaylık başvurusu yapmış ve İstanbul ve Urla’da yaşayan biriydi ama aile kökeni bakımından Çeşme’liydi.
Daha önceki haber kaynaklarıma, ne oldu Oran, Veli abi işe yaramadı mı diye sordum. Söylentidir belki, bana bilgi veren kişi, Veli Ağbaba ısrar etti Ekrem için ama Özel, hakkında çok şikayet var, o olmaz diye itiraz etmiş, dedi.
Olan olmuştu, son dönemlerin başkanları Muhittin Dalgıç da Ekrem Oran da, Ankara’dan eli boş dönmüştü. Ekrem Oran, belediye personeli ve CHP ilçe yönetimini harekete geçirerek, meydanda miting yaptı. Taraftarlarına “ithal aday istemiyoruz” sloganı attırdı. Sonra bu sloganı atanlar, ithal adaya kolayca uyum sağladılar.
Yani giden ağam, gelen paşam misali. Ya da Kral öldü yaşasın Kraliçe.
Hem Dalgıç hem de Oran, taraftarları ile ayrı ayrı toplantılar yaptılar. Dalgıç, daha önce kendine rakip olan Mustafa Cengerile bir araya geldi. “Yerli aday” diye bir çıkış yapılabilir miyizdiye değerlendirmeler yapıldı. Birkaç gün sonra bunu göze alamayınca, “ben partimin kararını destekliyorum” diye açıklama yaptı.
Ekrem Oran da çeşitli anket çalışmaları yaptırdı. Sonra AKP ve MHP’li bazı meclis üyelerinin de olduğu toplantılar yaptı. Ama o da göze alamadı, çıkan desteğin işe yaramayacağını görünce.
Hem Dalgıç hem Oran, Çeşme’nin sağcı siyasetçileri ile müzakerelerden sonuç alamadı. Gerçi Çeşme’de sağcı solcu ayrımı yapmak ne kadar doğru bilmiyorum. Eğer marşları ve sembolleri bir kenara bırakırsak, kent yönetim anlayışları arasında pek bir fark gözükmemektedir.
Urla’dan başvuran Lal Denizli, Çeşme’den CHP adayı olarak seçime girdi. O da Ekrem Oran gibi, CHP’nin Çeşme’deki oy oranına ulaşamasa da, seçimi rahat kazandı. Çünkü Çeşmeli seçmen adayın niteliğinden çok kutuplaşmanın etkisiyle tercih yapıyordu. Ben de ne kadar iyi olursa olsun MHP ya da AKP’li adaya oy veremem doğrusu. Yani seçmeni de yadırgamıyorum bu anlamda.
Lal Denizli, belediye başkan adaylarının çoğunu meclis üyesi yaparak bir koalisyon oluşturmaya çalıştı. Sanırım bir ya da iki aday adayı bu teklifi kabul etmedi. Diğerleri meclis üyesi oldu.
Ekrem Oran’dan sonra kent yönetim anlayışı değişir mi diye umutlananlar yine hayal kırıklığı yaşadı. Yine kıyı yağması, yine turizm ruhsatlı rezidans yağması devam etti. Oran zamanında Tuncay Özkan’a yakın personel getirilmişti, onun kızının ajansına ihaleler verildiği iddia edilmişti, şimdi de İstanbullu yöneticiler belediyede hakim duruma geldi. Hem belediye bürokrasinde hem de belediye şirketlerinde İstanbullular görev başı yaptı.
Detay çok ama bu dönem, yani yeni CHP döneminde, bence Çeşme’deki en önemli fotoğraf, Port Alaçatı şirketi Yönetim Kurulu Başkanını, iki CHP Genel Başkan Yardımcısının ziyaretiydi. Birisi Yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Gökhan Zeybek idi. Diğerinin adını hatırlamıyorum. Ama bu fotoğraf o günlerde basında, eleştirel olarak yer almıştı.
İki CHP Genel Başkan Yardımcısı, niçin şaibesi mahkemelere yansıyan bir şirketin yöneticilerini ziyaret eder ki. Rayiç bedel üzerinden satılan 5 milyon euroluk vilların hesabını mı sordular ya da mülkiyeti Çeşme Belediyesine ait olan, arsada ruhsatsız inşa edilen vilların durumunu mu görüştüler?
Henüz bu konuda elde edilmiş bir sonuç görmedik. Ama ilk defa bu dönemde, Belediye Meclisinde MHP’li bazı üyeler, bu konuları, soru önergesi ve suç duyurusuna dönüştürdüler. Bu pek alışık olmadığımız bir durumdu.
Son bir bölümle bitireyim artık…