Doksanlı yıllar, Çeşme gibi kıyı bölgelerinde nüfus yapısı ve ekonomik ilişkilerin değişmeye başladığı yıllar olmuştur. Tarımsal faaliyetlerin tamamen gerilemeye başladığı, turizm ve inşaat sektörünün ön plana çıktığı bir dönemdi.
Çeşme ve Yarımada, bu dönemde meydana gelen sosyal ve ekonomik dönüşümden doğrudan etkilenmeye başlar. Turizm, Osmanlı döneminden beri var Çeşme’de ama bu başka bir eğilimdir artık.
Kitlesel turizm hareketi olarak büyük otellere ek olarak butik oteller döneminin ilk örnekleri Alaçatı’a boy verir. Eski Rum evlerinin restorasyonu ile butik otellere ve restoranlara dönüşmeye başlaması tesadüf değildir.
Özellikle İstanbullu yeni orta sınıfların metropol hayatından uzaklaşma arzuları, iki yerli hibrit yaşam olarak da anılan yeni bir eğilime yol açar. Sakin kıyı bölgelerinde 34 plakalı lüks araçların artışı dikkat çekmeye başlar.
Daha önceki yıllarda göç veren Çeşme ve Alaçatı, artık göç almaya başlamıştır. Emekli göçü bunlardan biridir. Diğerleri turizm sektöründe çalışanlar ile inşaat ve tadilat işlerinde çalışanlardan oluşur.
Bütün bunlar Çeşme’nin demografik yapısını değiştirmeye başlar. O zamana kadar yerliler ve mübadiller şeklinde yapılan ayrım artık anlamını kaybeder. Yeni gelenler sayesinde mübadil ve muhacirler de artık yerliler sınıfına dahil olur.
Doksanlı yıllara kadar üç dört bin seçmeni olan Çeşme’de artık seçmen sayısı da artar. Örneğin 1994 yerel seçimlerinde tekrar Başkan olan Nuri Ertan, 4522 oy almış, mevcut başkan Faik Tütüncüoğlu ise, 3555’te kalmıştır.
Alaçatı’da ise SHP adayı Remzi Özen, tekrar seçilmeyi başarmıştır.
Çeşme ve Alaçatı’da içme suyu ve diğer alt yapı sorunları ile bölgeye yapılacak yatırımlar konusunda Nuri Ertan, Özal ile olduğu gibi Demirel ile de yakın temaslar kurar. Ayrıca Çeşme Festivali ve Çeşme Sempozyumu gibi etkinliklere de imza atar.
Remzi Özen ise, Alaçatı’da çeşitli kültürel faaliyetler ve tiyatro festivali gibi etkinlikler düzenler. Tütüncü kasabasından turizm kasabasına geçiş için bazı arayışlar sürdürür. Bunlardan biri de Port Alaçatı projesidir. Ancak bu hedeflenen sonuçlardan uzak, yerli halkı dışlayan bir elit gettosuna dönüşür.
1999 seçimleri, Abdullah Öcalan’ın tutuklanmasının, Bülent Ecevit’in Başbakanlığında gerçekleşmesi sonucu, bambaşka bir havada geçer. Sürpriz bir şekilde DSP, seçimlerden birinci parti olarak çıkmış ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığını da Ahmet Piriştina ile kazanmıştır.
Genel seçimlerde Baykal’lı yeni CHP, baraj altında kalmış, ancak bazı ilçelerde belediye başkanlıklarını kazanabilmiştir. Bu seçimde Çeşme’de CHP adayı Tütüncüoğlu, tekrar seçilmiştir. Ancak çok ilginç bir sonuçla. Tütüncüoğlu’na sandıktan 3767 oy çıkarken, ANAP adayı Ertan, 3707 oyda kalmış ve seçimi kaybetmiştir.
Remzi Özen de CHP adayı olarak 1615 oy ile tekrar Alaçatı Belediye Başkanı olmuştur. Rakama dikkat ederek, bu dönemde Alaçatı nüfusunun halen ne kadar az olduğunu anlamak mümkündür.
Ancak Alaçatı’da başlayan turizm yatırımları ve inşaat ruhsatındaki usulsüzlük nedeniyle, bölgede bir ilk yaşanır. Kıyı kenar çizgisini ihlal eden ruhsat onayı nedeniyle Remzi Özen tutuklanır ve ceza alınca da görevinden uzaklaştırılır. Yerine geçen belediye meclis üyesi Muhittin Dalgıç da bir süre sonra benzer bir kaderi paylaşacak ama tutuklu kalmasına karşılık görevine geri dönecektir.
Böylece Alaçatı’da trafik kazalarında ölen başkanlar, görevden alınan başkanlar tarihine yeni bir aşama eşlik etmiş oluyordu. Bu defa tutuklama ve yargılamalar imar ve inşaat ruhsatları konusu olacaktır. İşte bu da kent yönetim yapısının dönüşümü hakkında önemli bir ipucu olacaktır.
2002 seçimlerinden itibaren, siyasi partiler yelpazesi tamamen değişmeye başlamıştır. İslamcı gelenekten gelen Tayyip Erdoğan’ın AKP’si tek başına iktidar olur. ANAP ve DYP tamamen erime sürecine girmiştir.
Sadece parti adı ve amblemleri değil, artık siyasal fay hatları da değişmeye başlamıştır. Çok partili hayat boyunca merkez sağın oy deposu olan İzmir ve Çeşme, AKP’ye karşı aynı tutumu benimsememiştir.
2004 yerel seçimlerinde Çeşme’de Nuri Ertan bu defa yine farklı bir partiden, MHP’den aday olup, CHP adayı Faik Tütüncüoğlu’na rakip olur. Belli bir oy potansiyeli olan Esnaf Zanaatkârlar Odası Başkanı Mustafa Çenger DYP’den aday olur. CHP bu defa daha kolay kazanır seçimi.
Alaçatı’da CHP’nin adayı Muhittin Dalgıç, tekrar Başkanlık koltuğuna oturur.
Hem kıyı bölgelerindeki turizm hassasiyeti hem buralardaki merkez sağ seçmenin bir bölümünün AKP’ye mesafeli durduğu gerçeğini dikkate alırsak, bundan sonraki seçimler otomatik olarak CHP’nin favori olması gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
Çeşme ve Alaçatı’da sayısı her geçen artan kentli orta sınıfların da laiklik ve modern yaşam duyarlılıkları da, CHP’nin seçmen potansiyelini artırmıştır.