Bugun...
SON DAKİKA

ÇEŞME YAĞMASINDA YENİ YALANLAR

 Tarih: 31-10-2025 13:09:00  -   Güncelleme: 31-10-2025 17:55:00
ENGİN ÖNEN

Hukuk dinlemez, sürdürülebilir kalkınmayı takmaz bir iktidar, ülkede inşaat olmayan yerleri pazarlayarak ülkeyi kalkındırdığı iddiasında. İnşaatla kalkınma olmaz. Örneği yoktur. Daha önce de defalarca tekrarladığımız gibi, mahkemenin kesin hükmüne rağmen hayata geçirilmeye çalışılan Çeşme Projesi de bir arazi pazarlama işidir. 

Arazi ve inşaat rantına dayanan bu iktidar, sit kurallarını, kıyı kenar kanununu, mera koruma ilkelerini ve orman koruma kanunu hep ayak bağı olarak görmüş ve onları devre dışı bırakarak, ilerlemiştir.

Çevreyi korumak ve sürdürülebilirlik ilkelerini denetlemek için kurulan Çevre Bakanlığı, bugüne kadar hiçbir projeden “Çevre Etki Değerlendirme Raporu” talep etmemiştir. Binlercesi mahkemeden dönen bu projelerin tamamına Bakanlık “ÇED Gerekli Değildir” damgasını vuruvermiştir. Bu yüzden de yaz aylarında Çeşme sahillerine vuran bin küsur orkinos cesedi konusunda sesiz kalmıştır. 

Bu işin İzmir’de sözcülüğünü yapan Milletvekili Atilla Kaya, Yeni Çeşme Projesinin ne kadar çevreci olduğunu anlata anlata bitiremiyor.

Kaya, gözden kaçırılmaması gereken çok önemli bir söz etmiş bu konuda. “Eğer biz korumasaydık, bu bölge çoktan imara açılırdı.” Yani CHP’li Çeşme ve Büyükşehir Belediyelerini kastediyor. Hiç yabana atılır bir iddia değil. Çünkü çok örneği var. Port Alaçatı bölgesi, CHP’li belediyeler tarafından yağmalanmaya açılmış bölgelerdir. Koruma altındaki koylarda mantar gibi biten rezidanslar da aynı yağmanın bir devamıdır. 

Buna güvenerek, kolayca işbirliği yapıyorlar zaten. CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat’ın bu konudaki sözlerini de hatırlayalım. “Sermayenin vicdanı zayıftır. Bizden görünenlerle işbirliği içinde Çeşme’yi yağmalayacaklar.” 

Çok doğru bir tespit ama kendisi bunu gördüğü halde ne önceki hamlede ne de şimdi, Çeşme’yi koruma konusunda İzmir Milletvekillerinin kayda değer bir çabasını görmedik. 

İstanbul’da aynı amaçla tasarlanan Kanal İstanbul’a direnen CHP’li belediyeler, İzmir’de Saray ve beton sermayesinin önüne kırmızı halılar sermekte. 

Atilla Kaya, proje o kadar çevreci ki, toplam arazinin %1,2’si inşaat olacak, %98,88 yeşil alan ve kamu alanı olarak kalacak demiş. İnsanın gözleri yaşarıyor değil mi? Şu hale bakın, ne kadar korumacı bir proje. 

Peki, Atilla Kaya, bu ilke projede neden aklınıza gelmedi? Neden şimdi böyle bir oran sizin için yeterli oldu? 

Bu tamamen kamuoyundaki tepkiyi azaltmak ve “bizden görünen işbirlikçilerin” de elini güçlendirmek için düşünülmüş bir büyük hille.

Bizden gözüken işbirlikçilerden Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Çeşme’ye turizm yatırımı gelmesin diyemem ama çevreyi korumak şartıyla” demişti. Alın bu sözü çerçeveletip duvara asın. 

Bizden gözüken işbirlikçi olarak Tugay'a şu soruyu sormak anlamlı bence. Sen maden çevre koruma konusunda hassastın, neden Çeşme koylarındaki turistik ruhsat ile başlayan inşaatlara sonradan, neden ticari alan düzenlemesi yaptın. Kanunda hile yoluyla ayrıcalık imar haklarından yararlanan beton sermayesine, lüks konut ruhsat imkanı veren sen değil misin?

Daha önce planlı alan dışında geniş araziler kapatan sermaye gruplarının talebi üzerine buraları imara açıp, “Bakanlık baskı yaptı” diyen kim? Bu nasıl çevre koruma?

Yalan listesi o kadar uzun ki, köşe yazısı yetmez ama son olarak birine daha değinelim. Atilla Kaya’nın dediğine göre, Çeşme hazine arazilerinin bu proje kapsamında satışından elde edilecek gelirden Kemeraltı’na kaynak aktarılacakmış. Güzelliğe bakar mısınız? 

Bu Proje, Kültür ve Turizm Bakanlığı Projesi, ne kadar tuhaf değil mi? Kemaraltı’na kaynak aktarmak için, Çeşme hazine arazilerini satacağız ama turizm için 23 yıldır Çeşme’ye Bakanlık olarak hiçbir katkı sağlamadık. 

Çeşme 12 İyon kentinden birine sahip. Ildırı’da bir imitasyon müzesi bile yok. Turizmi otel, plaj ve inşaat olarak gören bu anlayış doğal olarak, turizm kavramı ile manipüle etmek suretiyle arazi satış işlerine bakmaktadır. 

Son söz: “Cehenneme giden yollar, iyi niyet taşlarıyla döşelidir.” K. Marx

Eric Hoffer bu sözü şöyle açıklar: “Dünyadaki bütün kötülükler, birilerinin başkalarının iyiliği için hareket etme hakkını kendinde görmesiyle başlar.”

 

 

 

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI