Bugun...
SON DAKİKA

PORT ALAÇATI’DA NELER OLUYOR?

 Tarih: 05-01-2025 13:22:00
ENGİN ÖNEN

Ardı arkası kesilmiyor Port Alaçatı’ya ilişkin yolsuzluk iddialarının. Halk deyimiyle çerez parasına satılan villalar, mahkeme tutanaklarına yansıdı. Yani vergi kaçırma, belediye payının buharlaşması gibi, üstü örtülmeyecek iddialar, yeterli kurumsal ilgiyi görmedi malesef

Ardından bu defa da arkadaşlarımız Selma Artar’ın Objektif Çeşme’deki ve Ramis Sağlam’ın da Evrensel’deki haberinden öğreniyoruz ki, Port Alaçatı’da işleyiş hiçbir kural ve kanuna uymuyor. 

Dört, beş milyon euroluk villaların, 150 bin euroya satıldığı belgelendi önce. Ve bunların gerçek satış fiyatları olmadığı, şirket yöneticileri tarafından da dile getirildi. Peki, Maliyenin alım satım vergisi kaybı ne olacak? Ya da Port Alaçatı’nın hissedarı olan Çeşme Belediyesinin bu satışlardan aldığı pay, gerçek satış fiyatından değil de Tapuya bildirilen sembolik fiyat olduğuna göre, burada ciddi bir buharlaşma/yolsuzluksöz konusu değil mi?

Bu kadar önemli yolsuzluk iddiaları karşısında, Savcılığın, Belediyenin, Belediye Meclisi ve siyasi partilerin yanı sıra sivil toplumun sessizliği çok ilginç.  

Ardından yine çok ciddi iddialar gazetelerde yer buldu. Bu defa Belediyeye ait 4165 Ada ve 1 nolu parseldeki araziye inşaat yapımına karşılık, mal sahibine (yani çeşme Belediyesine) verilmesi gereken 4 villanın akıbetinin belli olmadığı ortaya çıktı. 

Belediye mülkü arsaya kanallar kazılmış, ultra lüks villalar yapılmış ama ortada mal sahibi Belediye yok. Arsa tapu devri yapılmış mı, neye karşılık yapılmış? Söz konusu edilen dört villa Belediyeye devredilmiş mi? İddia edildiğine göre imar ve kıyı kanunu hiçe sayılarak yapılan bu villalar kullanıma bile açılmış. Yok artık, dedirtecek kadar çılgın bir sonuç…

Yıllar önce Alaçatı kitabımı yazarken, kapsamlı bir saha çalışması da yürütmüştüm. Alaçatı’nın dönüşümünü anlatırken doğal olarak, Port Alaçatı’ya da bir bölüm ayırmıştım. Dönemin tanıkları ve muhataplarının açıklamalarına bu bölümde yer vermiştim. 

Çark bölgesinde otel inşaatı ruhsatının, kıyı kanununa muhalefet içermesi nedeniyle yargılanan dönemin Belediye Başkanı Remzi Özen, bu nedenle hapis yatmış ve belediye başkanlığını da kaybetmişti. 

O zaman henüz savcı ve hukuk varmış deyip, Port Alaçatı projesinin birinci muhatabı Remzi Özen’in anlattıklarının bir bölümüne yer verelim. “Belediye Başkanı iken bana böyle bir öneri geldi. 1991’de bu amaçlar Alaçatı Yatırım A.Ş. yikurduk. Birileri sermaye koyacak ve Belediye de yüzde beş hissedar olup, Belediye Başkanı da Yönetim Kurulu başkanı olacaktı.

Marinayı Belediye bütçesi ile yaptık. Daha sonra yatırımcı aradık. Oradaki arazi sahiplerine %25 pay verilecekti. Çünkü maliyeti yüksek proje idi. Yatırımcılar ve hissedarlar zamanla değişti. Ben Alaçatı’ya hitap etmesini istiyordum. Ama sonra Proje başka yöne kaydı.”

Yine o dönemin Belediye Meclis üyesi ve proje nedeniyle yargılanan İbrahim Topal da projenin masum bir başlangıcı olduğunu anlatıyor. “Alaçatı tarımdan turizme geçiyordu. Yerel odaklı bir kalkınma projesi olarak düşündük ve destekledik. Yine bu nedenle projeye çok geniş hazine arazileri Belediyeye devredildi. 

Bölgede mülk sahibi olanlar otel, pansiyon, emlak sahibi olsun diye başladık. Ama ileriki aşamalarda bu hedeften tamamen uzaklaşıldı ve rant projesine döndü olay.  Orada çok sınırlı sayıda yerli mülk sahibi olabildi. Port’ta Alaçatılılar ancak güvenlikçi ve bahçıvan olabildi. Güvenlikten izin almadan içeri giremez hale geldiler…”

Daha başlangıç döneminden bile sakat doğmuş Port Alaçatı Projesi, devamında da siyasetçi müteahhit ittifakı ile yolsuzluk/yağma alanına dönüşmüş ve öyle de devam etmektedir. 

Geniş hazine arazileri Belediyeye devredildiği halde, neden yüzde beş hisse ile yetinilmiştir? Şimdi o hazine arazilerinin kamu ile ilgisi kalmış mıdır? Kuruluşundan bugüne Belediye kaç villayı kaça ve kimlere satmıştır? Cevap yok maalesef. Tapuda beyan edilen rakamlar ile satıcıya ödenen para arasında büyük fark olduğu ortada. Aradaki fark ne oldu?Şeytan mı aldı milyon Euroları?

Ardından belediye başkanları ve milletvekilleri ya da diğer siyasiler ile müteahhit işbirliği ile satışlar, kiralamalar ve yasalara aykırı imarlar devam etmiştir. 

Daha önce de defalarca hatırlattığımız gibi, “yolsuzluk ve yağma Mehter Marşı ile de oluyor, İzmir Marşı ile de”. Nasıl olsa ikisinin de alkışlayanı bol.    

  YORUMLAR YORUM YAP | 1 Yorum
  • Mustafa Kemal Celikkiran 05-01-2025 22:59:00

    Bu kadar yapilan haberleri eger Cumhuriyet Savcilari ihbar kabul etmiyorsa ve adi gecen Projenin baslangicindan bu yana kac Belediye baskani görev yapmissa haklarinda sorusturma baslamiyorsa, batsin böyle bir ülkenin Cumhuriyet Savcilari.

  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI