Bugun...
SON DAKİKA

ÇEŞME’NİN KABUS YILI

 Tarih: 08-08-2025 10:04:00
ENGİN ÖNEN

Çeşme’de daha önceki yıllarda işler yolunda mıydı? Tabi ki hayır. Bir süredir Çeşme, plansızlığın, denetimsizliğin ve yağmanın şehri oldu. 

Sermaye için besili bıldırcındı adeta. Merkezi hükümet ve yerel yönetimler, adeta işbirliği yaparak, kalkınma ve turizm ideolojisi ile bu kenti yağmalama konusunda aynı yaklaşımla hareket ettiler.

Port Alaçatı, siyasetçi, müteahhit ve mafya dayanışması ile kıyı ve sulak alan kanunlarının, göz göre göre ihlal edildiği yer oldu. Yerel kalkınma modeli idi, yereli kenara itip, elit gettosuna dönüştü. Bununla da kalmadı, yasa dışı yapılaşma ve kamu kaynaklarının yağması, milyon Euroların el altından paylaşıldığı bir kaynak olmaya devam ediyor.

Aynı ekiplerin, yine turizm ruhsatı ile kıyılara sıfır, çok katlı rezidansların furyası başladı. Ne ballı börek değil mi? Turizm ruhsatı ile imar avantajlarından yararlanıyorsunuz, vergi muafiyeti harika, ama lüks konut olarak satıyorsunuz sonra.Yeme de yanında yat.

Çeşme’nin koruma altında olması gereken en güzel kıyılarına ve koylarını böylece rezidans çöplüğüne dönüştürme süreci hız kazanmış oldu. Kısa sürede çok kazanılan büyük paralar ittifak içindeki aktörler arasında paylaşılıyor. Kamuya dönen ise, devede kulak bile değil. 

Olan Çeşme’ye oluyor. Telafisi olanaksız zararlar gördü Çeşme’nin peyzajı, doğal ve tarihi değerleri maalesef.

Bu plansız, denetimsiz inşaat furyasının Yarımada gerçeği ile uyuşmadığını yıllardır anlatmaya çalıştık ama kazanma hırsı, sermaye ve siyasetçi işbirliğini daha da geliştirdi. 

Su yetmez dendikçe, ipe sapa gelmez, bilimsel öngörüye dayanmayan laflar üretildi. Denizden arıtırız ama yine de inşaat ve turizm sektörüne gaz veririz anlayışının önüne bir türlü geçilemedi.

Çeşme nihayet önemli bir su krizi ile karşı karşıya geldi. Karareis Barajından su verilmesi meselesi de AKP’li siyasetçiler ile CHP’li yerel yönetimlerin atışmalarına sahne oldu. Bu kadar önemli bir kamu hizmeti konusunu bile siyasi çekişmeye kurban edebildiler. 

Oysa başta Port Alaçatı olmak üzere, birçok rant projesinde AKP ile CHP uyumu, su konusunda yaşanmadı. Çünkü burada ortaklık kurulacak bir rant olayı yok.

Port Alaçatı sonrası, en dikkat çekici iktidar, yerel yönetim ittifakını biz, Çeşme Projesi hazırlık safhasında görmüştük. Turizm Bakanı ile her ay bir araya gelen Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları, adeta çocuklar gibi şendiler. 

Bakan ile selamlaşmaları ve göz göze geldikleri fotoğraflar, bize iki rakip partinin temsilcilerinin cilveleşmeleri ve oynaşmaları şeklinde yansıyordu. Çeşme kamu arazilerinin yarısından fazlasının satışını içeren bu proje, aynı zamanda, mevcut nüfusu taşıyamayan Çeşme’ye iki kat nüfus daha eklemeyi hedefliyordu.

Bu da aynı zamanda üç kat daha fazla su, yol, trafik, otopark, çöp demekti.

Hangi birinden söz edelim, bu yılki Çeşme yangını, benim ömrümde gördüğüm en büyüğüydü. İlçenin yarısından fazlasını kül eden bu yangın, göz göre göre ve yine denetimsizlik ve ihmal nedeniyle çıktı. 

Yani bu, deprem ve sel gibi bir doğal felaket değildi. Sorumlusu elektrik dağıtım şirketi ve onu denetlemeyen kamu kurumlarıdır. 

Binlerce zeytin, badem, incir, makilik alan, mera, yüzlerce arı kovanı ve yaban hayvanları yok oldu. Dede mesleğini sürdüren geleneksel küçükbaş hayvancılık yapan sürü sahipleri de bu felaketten en fazla nasibini alanlar arasındaydı. Çünkü ortada koyun ve keçi otlatacak mera kalmamıştı.

Bunlara yönelik destek için hem ilçe hem de büyükşehir belediyesinden yardım talep ettik. Henüz gerçekleşmiş değil. Sadece Büyükşehirden ilgili yetkili, satın alma aşamasındayız, yardım yapacağız bilgisini verdi. 

Çok övündüğümüz denizlerimiz kirlilik içinde. Son yıllarda denize girdiğimiz koylar köpük köpük. Oteller artıyor, tur tekneleri artıyor. Ne güzel değil mi, turizm gelişiyor. Peki,ama bunların atıkları ne oluyor? Kim takip ediyor. Kaç otel arıtma çalıştırıyor, kaç tekne sintinesini limandaki yere boşaltıyor? 

Balık çiftliklerinin kıyıya yakınlığı ve kapasitelerinin standartlara uygun olmadığını uzmanlar söylüyor. Koylara bıraktıkları atıklar deniz dibini balçık haline getiriyor. Doğal deniz temizleyici olan deniz patlıcanları ise kontrolsüz bir şekilde toplandı ve bitme noktasına geldi.

Peki, son bir haftada yüzden fazla orkinosun Çeşme sahillerine vurma nedeni konusunda, yetkililerden ikna edici bir açıklama duydunuz mu? 

Liste uzun aslında. Say say bitmiyor. Yıllar önce mahkeme kararı ile durdurduğumuz Güral Porselen, daha sonra proje değişikliği hilesi ile Germiyan Kislecik bölgesine iki tane dev RES dikmişti. Ama bunları dikerken ne orman ne arkeolojik kalıntılar, burayı koruyabildi. Orman da talan edildi, Tunç Çağı kalıntılarının bazıları da. Şimdi üçüncüsünü dikmek için kepçeler bölgeyi talan ediyor yine.

Barbar kalkınma Çeşme’yi bitirmeye kararlı görünüyor. Çeşme’yi savunacak kamu kurumu (belediye dahil) yok maalesef. Çeşmelilerden zaten hayır beklemeyin. Çeşme, Çeşmelilerin hak etmediği bir yer bana göre. 

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI