YANGINDA SAÇINI TARAYANLAR

Bu yıl yangın sezonu, çok can yakıcı bir şekilde açıldı. Ülkenin birçok yerinde eş zamanlı yangınlar çıktı. İzmir’in coğrafi alanının yaklaşık %27’si bir hafta içinde kül oldu.

Memleketim Çeşme, tarihinde görülmemiş düzeyde güçlü bir yangına maruz kaldı. Ildırı’da elektrik direklerinden çıkan arklarla başlayan yangın, şiddetli rüzgarın da etkisiyle Germiyan’ın zeytinlik, makilik ve ormanlık alanlarının büyük bölümünü yuttu maalesef.

Havadan ve karadan sürdürülen söndürme mücadelesine rağmen günlerce sürdü. Karayolu ve otoyolu da geçti rüzgarınetkisiyle. Karaköy’ün bir bölümünü yaktıktan sonra, ikiye ayrıldı alevler. Bir kısmı Alaçatı Mersin koyuna yöneldi, bir bölümü ise geriye dönerek Germiyan Merdivenli kuyudaki bademler, sakızlar ve zeytinleri yaktı.

Çok sayıda yurttaşın zeytinlikleri, badem, incir ve sakız ağaçlarının yanı sıra, tarım aletleri zarar gördü. Bu konuda seksenin üzerinde yurttaş muhtarlık ve jandarmaya başvuru yaptı.

Bu yangın tesadüf veya kaza ile çıkmadı. Defalarca olduğu gibi, elektrik dağıtım şirketinin bakımsız ve denetimsiz hatlarındaki sorunlardan çıktı. Her yıl ve en az iki üç defa elektrik kaçağına bağlı yangın çıkıyor burada. 

Bir kamu hizmeti olan elektrik dağıtım görevinin özelleştirilme şekli, o kadar Mevla’m kayıra yöntemi ile yapılıyor ki, kar hırsı, tedbir ve güvenliğin önüne geçiyor. Enerji Bakanlığı, bu hizmeti özelleştirirken, denetim görevini de aynı kapsamda şirkete devrediyor. Onun insafına bırakınca da maalesef böyle sonuçları oluyor.

İzmir Valisinin de açıkladığı gibi, İzmir’de dört ilçeyi yakıp kavuran yangınların hepsinin elektrik kaçağına bağlı oluşu normal mi, sizce? Bunlara kaza denebilir mi?

İnsanların çoğunun zihni, komploya yatkın olduğu için, bu yangınların arsa üretme amaçlı olduğunu düşünenler az değil. Ya da düşüncesiz ve sorumsuz kişilerin olur olmaz yerde arabadan izmarit atması ile yangınların çıktığını düşünenler de var elbet.

Ama son yaşadığımız felaketin nedeni bunlar değil. Nitekim yangın devam ederken, Ildırı’da yangının çıkmasına neden olan kablo ve direkler bir anda değiştiriliverdi. Geçmiş olsun. Bu artık, tedbir değil, delil karartma işlemi olabilirdi artık.

Buna tepki göstermek ve yangının sebebinin tespiti ile suçluların cezalandırılması için, Çeşme’de sivil bir girişim başlatıldı. Buna İzmir Barosu ve Çeşme Temsilciliği de destek oldu. Medya ve sosyal medya üzerinden çağrılar yapıldı.

Bu amaçla yapılan toplantı ve suç duyurusu girişiminde yine, daha önce olduğu gibi biz, hiçbir siyasi aktörü göremedik. 

İzmir’in %27’sini ve Çeşme’nin yaklaşık olarak %30’nu yakan bu felaket karşısında 24 İzmir milletvekili ortada yoktu. Çeşme’deki hiçbir parti yöneticisi ve Belediye Meclis üyesi de ortalıkta gözükmedi. 

Bu bir memleket sorunu değil mi? Her resmi törende boy gösteren parti yöneticileri ve belediye meclis üyelerini biz neden bu olayda göremiyoruz. Seçim öncesi boyunlarındaki poşu ile arzı endam eden milletvekillerimiz nerede?

Daha önce yazmıştık. Yangın Alaçatı’ya yaklaştığında gökyüzünün kızıllığı ve duman görüntüleri, Port Alaçatı’daki eğlencenin temposunu düşürmemiş ve hatta ortama romantik bir hava katmıştı. 

Bunu fırsat bilen Port ahalisinden bazıları da yangın ile selfi fırsatını değerlendiriyordu. 

Yangın günlerinde ve yangının elektrik dağıtım şirketinin suçu olduğu anlaşıldığında, siyasiler nerede diye sorduğumuzda,  sosyal medyada buna, “saçlarını taramakla meşguldürler” yanıtı geliyordu.