Bugun...
SON DAKİKA

Öğretmenler Gününü Kim Kutlamalı?

 Tarih: 24-11-2025 13:42:00
ESEN GÖKTOĞAN

Bir günle hatırlanmak değil, her gün hak ettikleri değeri görmekiler.

 

Her yıl 24 Kasım’da öğretmenler günü kutlanır. Törenler yapılır, çiçekler verilir, süslü sözler sarf edilir. “Baş tacısınız”, “Toplumu siz inşa ediyorsunuz” denir. Fakat ertesi gün her şey unutulur. Çünkü bu ülkede öğretmenlik yalnızca 24 Kasım’da hatırlanan bir mesleğe dönüştürülmüştür.

 

Bugün Türkiye’de öğretmenlik mesleği ağır bir kriz içindedir. Ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen, hayata tutunmaya çalışıyor. Devlet okullarında kadrolu öğretmen sayısı her geçen yıl azalırken, sözleşmeli, ücretli ve geçici çalışan öğretmenlerin sayısı artıyor. Özel okullarda ise öğretmenler düşük ücretlerle, hiçbir sosyal güvence olmadan çalıştırılıyor. Eğitimde “taşeronlaştırma” derinleşmiş durumda.

 

Sadece istihdam değil, eğitimin içeriği de büyük bir dönüşüm geçiriyor. Laik, bilimsel ve kamusal eğitim adım adım tasfiye edilirken; dini vakıflar ve cemaatler okullarda faaliyet gösteriyor. Milli Eğitim Bakanlığı, çocukları çağdaş değerlerle değil; sorgulamayan, itaate alışkın bireyler olarak yetiştirme çabasında.

 

Her yıl 24 Kasım'da, öğretmenlere övgüler düzülür, çiçekler verilir, şiirler okunur. Ertesi gün öğretmenler bir kez daha sistemin ağır yüküyle baş başa bırakılır. Aynı şekilde, 25 Kasım’da kadına yönelik şiddet kınanır, birkaç “farkındalık” cümlesi kurulur, sonra hayat aynen devam eder. Oysa ne öğretmenlerin sorunu bir günlüktür, ne de kadınların maruz kaldığı eşitsizlik ve şiddet sadece 25 Kasım’a sığar.

 

Bugün Türkiye’de eğitim sistemi piyasalaştırılmış, dinselleştirilmiş, eşitsizlikleri yeniden üreten bir yapıya bürünmüş durumda. Öğretmenler güvencesiz koşullarda, düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Kadrolu öğretmenlerin yerini sözleşmeli ve ücretli öğretmenler alıyor. Özel okul öğretmenleri ise adeta modern çağın “vasıfsız işçisi” muamelesi görüyor. Eğitim emekçileri iş güvencesinden, sendikal haklardan, mesleki saygıdan yoksun.

 

Kadın öğretmenler bu tablo içinde iki kat eziliyor.

Kadınları ise süslü sözler değil, eşit ve özgür bir yaşam kurtarır.

 

 Kadınlar yalnızca iş yüküyle değil; mobbing, ayrımcılık ve toplumsal baskıyla da mücadele etmek zorunda kalıyor. Kız çocuklarının eğitime erişimi hâlâ bölgesel eşitsizliklere takılıyor. Gerici müfredat, özellikle kadınların kamusal alandan dışlanmasına hizmet ediyor.

 

Bu ortamda, 24 Kasım’da iktidarın ya da eğitim politikalarının mimarlarının öğretmenler günü kutlaması, en hafif ifadeyle samimiyetsizdir. Çünkü bu düzenin mağduru öğretmenlerdir, mimarı ise bu politikaları üretenlerdir.

 

Peki kim kutlamalı öğretmenler gününü?

Öğretmenler gününü, eğitimdeki çürümüşlüğe karşı mücadele edenler kutlamalıdır. Parasız, eşit, laik ve bilimsel eğitimi savunanlar; öğretmenlerin güvenceli, sendikalı, özgür bireyler olarak çalışması gerektiğini düşünenler; çocukların özgür ve yaratıcı bireyler olarak yetişmesini isteyenler…

 

Bu günü gerçek anlamıyla kutlayacak olanlar, öğretmenliğe bir meslekten çok daha fazlası olarak bakanlardır. Çünkü öğretmenlik sadece ders anlatmak değil, geleceği inşa etmektir.

 

İşte bu yüzden öğretmenler gününü, bilimsel düşünceyi, özgür bireyi, laikliği, toplumsal eşitliği ve dayanışmayı savunanlar kutlayabilir.

 

Ve bu yüzden;  

İktidarın öğretmenler gününü kutlamaya ne hakkı vardır, ne de yüzü.

 

24 Kasım’da öğretmenler için,  

25 Kasım’da kadınlar için aynı mücadeleyi büyütüyoruz.

 

Laik, bilimsel, eşit ve özgür bir toplumu hep birlikte kuracağız.  

Çünkü bu çürümüş düzeni biz kurmadık, biz değiştireceğiz!

 

Gerçek kutlama o gün geldiğinde olacak.

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI