30 Ağustos 1922, emperyalizme karşı verilen bir bağımsızlık savaşının zaferle taçlandığı gündür. Büyük Taarruz’un ardından gelen bu tarih, yalnızca askeri bir başarı değil; aynı zamanda halk egemenliğine, bağımsızlığa ve laikliğe dayalı bir Cumhuriyet’in yolunu açan devrimci bir eylemdir.
Ancak biz bu zaferi sadece geçmişin bir hatırası olarak kutlamıyoruz. Çünkü o günün koşullarını yaratan emperyalist güçler, bugün çok daha farklı araçlarla bölgemizi kuşatma altına almış durumda. Suriye’de, Filistin’de, Ukrayna’da; dünyanın dört bir yanında savaşın ve yıkımın izlerini görmek mümkün.
Tam da bu nedenle, “1 Eylül Dünya Barış Günü’nün” anlamı bugün daha derin, daha yakıcı.
Barış; sadece silahların susması değil, halkların onurlu ve eşit yaşama hakkıdır. Barış, emperyalizme karşı verilen özgürlük mücadelesidir. Barış, sömürüye ve zorbalığa karşı halkların dayanışmasıdır.
30 Ağustos’un zafer ruhu, 1 Eylül’ün barış idealini mümkün kılan temeldir. Zafer, işgale karşı direnişin; barış ise halkların ortak geleceğinin adıdır.
Bugün yaşadığımız krizler, savaş tehditleri, ekonomik yıkım; tüm bu sorunların çözümü daha fazla eşitlik, daha fazla kamuculuk ve gerçek bir halk egemenliğinden geçmektedir.
Cumhuriyetçilerin kurultay çağrısı bu nedenle tarihidir. Halkın yeniden söz sahibi olacağı, barıştan ve eşitlikten yana bir gelecek için mücadele çağrısıdır bu.
Halk Temsilcileri Meclisi de tam bu ihtiyaca yanıt olarak kurulmuştur.
Temsilcilerin yukarıdan atanmadığı, halkın kendi sözüyle doğrudan süreçlere katıldığı bu yapı, mevcut siyasi temsil krizine karşı halkın iradesini örgütleme yoludur. Bugün barış, laiklik, kamuculuk ve bağımsızlık için yürütülecek mücadelede HTM’nin işlevi hayati önemdedir.
Sizleri, bu ruhla düzenlediğimiz etkinliğe davet ediyoruz: