Bugun...
SON DAKİKA

DİPLO(MA)T

 Tarih: 19-08-2025 00:27:00
ÖZHAN BAKADUR

İlk gençlik yıllarımda çok kıymetli yazarlar ile tanıştım. Okuduğum tüm yazarlar hayatımın şekillenmesinde büyük bir öneme sahip. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayatımdaki yeri ve etkisi ise bambaşkadır. Ortaokulun ikinci sınıfındayken bir Türkçe dersinde “Bursa’da Zaman” isimli şiirini okuyup yorumlamıştım. Türkçe Öğretmenim Nurhan Bey, yaptığım yorumu çok beğenmişti. Beni sınıfın huzurunda hem tebrik etmiş hem de uzun uzun övmüştü. Kırk yılı aşkın zamandır sanata, edebiyata ve yazmaya olan düşkünlüğüm sırf bu nedenle bile olabilir. 

Ahmet Hamdi Tanpınar’dan bahsetmeye başlarsak bu yazı zor biter! O, başka bir yazının bahsi olarak bir köşede dursun. Bu aralar üstadın bir sözü takıldı yine aklıma. Ne diyordu Türk modernleşmesinin merkezindeki yalnız adam:

- Biz evvela kelimeleri öğreniriz, sonra yaşadıkça teker teker manalarını.

Gerçekten de öyledir. Çoğu zaman bir kelimeyi kitabi olarak öğrenmiş olmak onun manasına vakıf olduğumuz anlamına gelmez. Kelimenin sözlük anlamını biliyor olabiliriz. Yazarken ve konuşurken kelimeyi yerli yerinde kullanıyor da olabiliriz. Lakin yine de o kelimeyi gerçekten anlamamış olabiliriz. Honoré de Balzac “Zekâ, dünyayı yerinden oynatmaya yarayan maniveladır.” demiş. Yaşamak da manayı açığa çıkaran bir maniveladır.  Sözcük ancak manasına kavuştuğunda gerçekten anlamlı olur. 

İşbu halden ötürü bu aralar “diplomat” sözcüğüne takılıp kaldım. Haklısınız aslında! Bence de bu sözcüğe takılacak bir şey yok! Yani, ilk başlarda ben de öyle düşünüyordum. Neticede diplomat anlamını gayet iyi bildiğimiz bir sözcük! Bakınız Türkçe sözlükte kendisinden nasıl bahsediliyor:

• “Dış politikayla uğraşan ve ülkesini temsil etmekle görevlendirilen kimse.”

• “Teksir yapmak için kullanılan bir mumlu kâğıt türü.”

• “İlişkilerinde kurnaz, becerikli olan.”

Sözlük, kelimenin üç farklı manasını veriyor. Meraklısı içinse bir dipnot düşelim. Diplomat sözcüğü, Fransızcadan dilimize girmiş ve Fransızca ifadesi “diplomate”. Neyse, etimolojiye fazlaca girmeden devam edelim. Açıkçası kelimenin ikinci manasını sözlüğe bakınca öğrendim. Diplomat sözcüğünün bir kâğıt türü olduğunu bilmiyordum. Diğer iki manası malum zaten! “O halde sıkıntı nedir?” diyorsunuz değil mi? Merak etmeyin okumakta olduğunuz yazıyı bir bilmeceye dönüştürmek niyetinde değilim. Hemen anlatayım. 

Geçenlerde aklımda taze bir fikir geldi. Diplomat sözcüğünün bir makinenin adı olabileceğini düşündüm. Diploma veren bir otomat! Hani para atıp ilgili düğmelere basınca çay, kahve, meşrubat falan satın aldığımız otomatlar var ya! İşte onlar gibi bir otomat. Olmaz mı? Vallahi bence olabilir. Mesela, Japonya’da bu otomatların iç çamaşırı satanlarını bile yapmışlar. Japonlar don otomatı yapmış, biz de diploma otomatı yapabiliriz. 

Tabi çağımız, reklam ve marka çağı. Bu nedenle bu alete bir de isim gerekmez mi? Elbette gerekir. Mesela diploma otomatı olsa ismi, bence olmaz. Hiç akılda kalıcı ve işlevsel değil. Ama diplo(ma)t desek ne güzel olur değil mi? Akılda kalıcı, kısa, çarpıcı! Üstelik ciddi bir marka değeri de olur bence. Sonra diplo(ma)t, reklam kampanyası yapmak için de son derece umut verici bir sözcük. Sloganı bile hazır:

“DİPLO(MA)T! Kariyeriniz parmaklarınızın ucunda!”

Ben sözcüğe buradan yaklaşınca fena halde heyecanlandım. Düşünsenize, otomatın başına geçiyorsunuz. İster nakit bölmesine paranızı yerleştiriyorsunuz, isterseniz de kartınızla temassız ödeme seçeneği kullanarak hizmet bedelini ödüyorsunuz. Sonrası kolay zaten. Önce mezunu olmak istediğiniz kurumu seçeceksiniz. Ardından bölümü ve yabancı dil tercihini de girdiniz mi oldubitti! Dakikalar içinde üniversite mezunu oldunuz bile. Bir de diplomanızı vermeden bu otomat size “10 lira farkla yüksek lisans mezunu olmak ister misiniz?” diye sorsa tadından yenmez. 

Devir ekonomi devri efendim! Zaman, pratik düşünme zamanı! Ne gerek var onca çalışmaya, gayrete, okumaya? Harcanan paraya da vakte de yazık. İnsanın gözüne, gözünün nuruna yazık! Hem böylece sınavlar, kurslar, özel dersler, yeni nesil sorular gibi birçok şeyle boğuşarak can çekişen eğitim sistemi de rahatlamış olur. Kısacası bu otomat bir harika diyebiliriz. Üstelik bizim icadımız. Yurt dışında bize ait bir marka olarak da rahatlıkla göğsümüzü kabartabilir. Hem buyüksek temsil kabiliyeti, sözcüğün bilinen ilk manasına da gayet uygun düşmez mi? Çağın buluşu, hem eğitim sistemini kurtaracak hem de tüm dünyada da adımızdan söz ettirecek yerli ve milli otomat: Diplo(ma)t!

Kelimeye böyle bir mana vermek nerden aklıma geldi? Bilmiyorum! Sanırım üstat haklı. Yaşadıkça teker teker öğreniyoruz kelimelerin manalarını. Bakalım daha yaşadıkça neler tecrübe edecek ve neler öğreneceğiz. Muhabbeti yine Tanpınar’a kulak vererek bitirelim:

- Cahilsin, okur öğrenirsin. Gerisin, ilerlersin. Adam yok, yetiştirirsin. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur…

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI