ÇEŞME’DE YENİ BİR DÖNEM BAŞLAR MI?

Sokağa ve sosyal medyaya yansıyan görüşlere bakılırsa, şimdiki dönemin kapanma ihtimali, büyük bir rahatlamaya yol açmış gözüküyor.

Çeşme daha önce de iyi yönetilmiyordu ama bu kadar kötüsünü tarihinde yaşamadı. Son beş yıl sadece mekan tahribatı ve kamu kaynakları hoyratlığı söz konusu değildi. Bu daha önce de vardı. Ama bu dönem Çeşme’de insan ayrımcılığı adeta belediye yönetim tarzı haline geldi.

Sokakta insanlar birbirlerine selam verirken, sosyal medyada bazı paylaşımlara beğeni yaparken ve yorum yaparken bile buna dikkat eder hale geldiler. Tam bir tek adam yönetimi ve otoriter bir anlayış vardı.

CHP’nin mevcut başkanı aday göstermemesi geniş kesimde, derin bir rahatlığa yol açtı. Çevremdeki eş dost ve arkadaşların çoğu, yeni adaydan çok, gidene çok sevinmişlerdi. Adeta bir kurtuluş duygusuydu bu. “Kim gelirse gelsin, yeter ki bu gitsin” düşüncesi çok yaygındı. Ve aynı adayda ısrar edilseydi bu sandığa net olarak yansıyacaktı.  

Şimdi asıl mesele şu: Çeşme bu ceberut yönetimden kurtuluyor. Ama yeni bir başkan mı gelecek yoksa yeni bir anlayış mı?

Bir olağanüstülük olmaz ise 1 Nisan’da Çeşme Belediye Başkanı olacak olan Lal Denizli, nasıl bir anlayışla yönetecek Çeşme’yi? Ne Çeşme onu tanıyor yeterince ne de O Çeşme’yi. Ama bu sorunu çözmek zor değil. Asıl mesele niyet.

Örneğin bu dönem Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin de Narlıdere’yi tanımıyordu ama eleştirilecek bir sürü yanı olmasına rağmen daha önceki başkanlardan daha iyi bir performans gösterdi.

Çeşme’nin yeni dönemde nasıl yönetileceği konusunda ipuçlarını birkaç gün içinde göreceğiz. Meclis aday listesi bu konuda biraz fikir verecektir. Acaba geçmiş dönemlerdeki gibi, belediye meclis üyeleri seçilirken sadece oylamada sayı olarak mı düşünülecek, yoksa meclis yerel demokrasinin en önemli kurumu olarak görülüp buna göre mi adaylar belirlenecek?

Çeşme’de siyasi nitelik açısından oldukça sınırlı insan kaynağı olduğu bir gerçek. Bunun çok sayıda nedeni var daha önce defalarca yazdık, söyledik. Bu nedenle nitelik bakımından Çeşme’de hem temsil yeteneği olup hem de yönetici vasfı olan insanlar bulmak o kadar da kolay değil.

Bundan dolayı en kolay meclis üye seçimi, şunun oğlu, bunun yeğeni mantığıdır. Taşra anlayışıdır bu ama aynı zamanda belediyeler eş dost kapitalizminin boy verdiği yerler olduğu için, bu seçim biçimi de oldukça kullanışlıdır.

Ancak hem sermayenin ve iktidarın ölçüsüz saldırıları karşısında hem de son dönemlerdeki kötü yönetimin verdiği telafisi güç tahribatlar göz önünde bulundurulduğunda Çeşme’yi yönetmek o kadar da kolay değil. Yine de bu şartlar da Süpermen Başkan yerine güçlü ve kararlı kurumsal işleyiş ve yerel demokrasi en akılcı yol olur.

Belki Çeşme, tarihinde ilk kez birazcık da bunu yaşama fırsatı bulur. Hayal bu ya. Neden olmasın?