Bugun...
SON DAKİKA

Bir Mayıs, çok renk…

 Tarih: 01-05-2024 17:09:00  -   Güncelleme: 01-05-2024 17:12:00
ENGİN ÖNEN

Yine çağa yakışmayan görüntülere sahne oldu 1 Mayıs gösterileri. Özellikle İstanbul’daki müdahaleler, temel insan haklarına ve uluslararası sözleşmelere aykırı bir tutumdu.

Medeni dünyada adeta şenlik gibi kutlanan 1 Mayıs, Türkiye’de maalesef otoriter rejimlere özgü tedbirler ile gerilimlere yol açmaktadır. Tomalar, biber gazları ile göstericilere müdahale görüntüleri kabul edilemez baskıcı yöntemlerdir.

1 Mayıs tarihsel bir olay olmakla birlikte artık bir gelenek haline gelmiştir. Nerdeyse 150 yıllık bir geçmiş olan bu olay aslında o günden bugüne toplumsal değişmelere bağlı olarak dönüşümlere de uğramıştır.

1886 yılında Chicago’da işçiler tarafından başlatılan grev, günlük çalışma saatlerinin 8 saate düşürülmesini talep ediyordu. Bu direniş kanlı bastırılmış, çok sayıda işçinin canını kaybetmesine ve tutuklanmasıyla sonuçlanmıştı.

1889’da Paris’te toplanan 2. Enternasyonel bu olaya dayanarak 1 Mayıs gününü, İşçi Bayramı olarak kabul etmişti. Ardından tüm dünyada 1 Mayıs, işçilerin birlik ve dayanışma günü olarak kutlanmaya başlandı.

Ancak tarih içinde 1 Mayıs, bayram olmanın yanı sıra kanlı olayların da günü olmaya başlamıştı. Sosyalist hareketlerin, işçi sınıfının mücadele gücünün yükseldiği dönemlerde, kapitalist ülkelerde sendikalar tehdit edici kurumlar olarak görülüyordu.


Giderek üretim ilişkilerinde yaşanan gelişmeler ve işbölümünün dönüşümü işçi sınıfının da dönüşümüne neden oldu. İşçiler çalışma ortamı ve şekli bakımından beyaz yakalılar, mavi yakalılar şeklinde bölündüğü gibi, orta sınıflaşmanın artışı, profesyonel işçiler gibi çeşitli gelişmeler sonucunda işçi sınıfı eski siyasi gücünü belli ölçüde kaybediyordu.

Marks’ın kapitalizmi devirecek güç olarak gördüğü işçi sınıfı, 19. Yüzyıldaki gücünü kaybettiği gibi sosyalizm düşüncesine yönelik destek de azalıyordu. Nitekim sosyalist ülkelerde rejim çöktüğü gibi, gelişmiş ülkelerde de Sosyalist ve Komünist partiler ve sendikalar giderek güç kaybediyordu.

Bugün kapitalizm halen eşitsizlikler yaratan ve adaletsiz bir sistem olarak gücünü koruyor. Ancak onu tehdit eden blok bir işçi sınıfından eski anlamıyla söz etmek pek mümkün değil. Andre Gorz, Elveda Proletarya kitabında bu dönüşümü anlatıyor.

Ancak bu eşitlik ve adalet arayışının bittiği anlamına gelmiyor. Buna karşılık bu arayışın çeşitlendiğini söylemek daha doğru olacaktır. Emek sömürüsü kademeli olarak devam ediyor elbette. Asgari ücret, çalışma saatleri ve koşulları, taşeron sistemi gibi pek çok alanda bu net olarak gözüküyor.

Eşitlik ve adalet arayışı emek dışında da çeşitlendi.Kadın hakları ve cinsel tercih özgürlüğü, ırkçılık ve azınlıklar sorunu, çevre hakları gibi birçok alan eklendi hak arayışlarına.

1 Mayıs da işçi bayramı olmaya devam etse de emek süreci dışındaki adalet arayışlarını da bünyesine almaya başladı. Bir süredir 1 Mayıs kortejleri ve meydanları sadece kızıl değil. Kızıl halen ana renk ama diğer renkler de yer buluyor kendine.

Fenerbahçeliler de pankart ile yürüyor İşçi Bayramında.Labunyalar diye grup da yer alıyor Mor Çatı Derneği de Anarşistler de.

1 Mayıs hem bir gelenek hem de dönüşen bir bayram oldu. Aynen Gezi Olaylarındaki gibi bir süredir 1 Mayıs adeta itirazı olan kalabalık etkinliğine dönüşmüş bulunuyor.

Kutlu Olsun.

 

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
YUKARI