ÇEŞME’NİN SEÇİMİ

Birkaç gün sonra Çeşme’nin yeni bir belediye başkanı seçilecek. Çok tartışmalı ve sorunlu bir dönem yaşadıktan sonra bakalım Çeşme makul bir yönetime kavuşabilecek mi?

Çeşme daha önceleri diğer il ve ilçeler gibi, Türkiye’deki siyasal dalgalanmalara göre siyasal tercihlerde bulunan bir belde idi. Merkez sağ yükselince burada da aynı sonuç sandığa yansıyordu, merkez sol yükselirse de aynı şekilde.

AKP’nin iktidar olduğu dönemden ve uyguladığı laiklik ve Cumhuriyet karşıtı politikalar sonrası, seçmenin bir bölümünde tedirginlik arttı. Merkez sağ seçmenin laik kesimi AKP’ye mesafeli durmakla kalmadı, onun yarattığı endişeler sonrası CHP’ye yönelmeye başladı.

Çeşme, birçok turistik belde gibi bu dönüşüm aşamasından itibaren CHP’ye yönelmeyi tercih etti. Daha doğrusu AKP ve Erdoğan’a karşı tepkisini sandığa böyle yansıttı hep.

14 Mayıs seçim sonuçlarına da baktığımızda CHP %53 düzeyinde oy alırken, AKP ve MHP’nin toplam oyu %25 düzeyinde kalmıştır.

Yeşil Sol şimdiki adıyla DEM, 10 ay önceki seçimlerde %7’i aşarak MHP’den daha fazla oy almıştır. Her ne kadar DEM aday çıkarmış olsa da, şimdi bu %7’lik oyun önemli bir bölümü iktidar olmasına kesin gözüyle bakılan CHP adayına yönelir. Bu ideolojik tutumdan çok pratik gerekçelerin sonucudur.

Hem seçmen profili hem kamuoyu araştırmalarına göre bu seçimi CHP’nin rahat kazanacağı kesin gibi. Yarıştaki diğer partiler ve bağımsız aday Fatma Esen Kabadayı’da bu kampanyada demokratik bir işlev görmektedirler şüphesiz.

CHP adayı Lal Denizli ve Cumhur İttifakı adayı Esat Tanık, önce ithal aday diye yadırgansalar da daha sonra parti aidiyeti ön plana çıktı ve kümeleşme bu iki aday arasında oluştu. Tabi Lal Denizli seçmen dağılımı açısından çok avantajlı olarak bu yarışı sürdürüyor.

Bu iki aday dışında çeşitli muhalefet partileri de seçime yönelik kampanya yürütmektedirler. TKP adayı ve Bağımsız aday Fatma Esen Kabadayı, daha çok Çeşme’deki rant siyasetine ve yağmaya yönelik mesajlar vermektedirler. CHP’li belediye yönetimlerinin Çeşme’yi koruma ve şehircilik ilkelerine göre yönetme konusunda başarısız kaldığını çeşitli örneklerle vurgulamaktadırlar.

Haftaya Çeşme Belediye Başkanlık koltuğuna CHP’li Lal Denizli’nin oturacağı kesin sayılır. Ama önemli olan o koltuğa oturduktan sonra sürdüreceği yönetim yaklaşımıdır. Kendinden öncekiler gibi, ihale ve rant ilişkileri odaklı bir kent yönetimi mi sürdürecek yoksa, kamu yararını gözeten bir hizmet anlayışına mı öncelik verecek. Çünkü bir süredir Çeşme Belediyesi, bir kamu kurumu gibi değil de şahıs şirketi gibi yönetilmiştir.  

Çeşme’de uzun süredir kent yönetilirken koruma kuralları ve yasalar hep ayak bağı olarak görülmüş ve bu konuda hülleye başvuran yönetim anlayışı yerleşik hale gelmiştir. Belediye mülkleri satışları, ihtiyaç fazlası personel alımı ve belediye şirket yönetimlerine eş dost arkadaşları yerleştirerek keyfi kaynak kullanımı sıradanlaşmıştır.

Çağımız koşulları gereği Çeşme kaynağı bol bir yerdir. Önemli olan bunu kenti koruyarak ve kamu yararını gözeterek yönetmektir. Yoksa denize sıfır inşaat ruhsatlarını onaylamak, turistik ruhsat ile rezidans inşaatlarına yol vermek, Belediyenin ortak olduğu Port Alaçatı’da milyon Euroluk kayıp kaçaklara göz yummak ve siyasi iş takipçilerine ihale vermek gibi belediye yönetim faaliyetlerini esas alıp, İzmir Marşı söylenecekse, yeni bir yönetim olmayacak demektir.

Yine de bekleyip görmek lazım bir sürü endişeye rağmen. Enseyi karartmadan.

Çünkü çok kötü bir miras şu anda Çeşme Belediyesi. Eş dost kapitalizminin en net uygulandığı örneklerden biri. Bu yüzden burada makul ve meşru karar ve uygulamalar çok daha kolay hissedilecektir.

Çeşme’nin buna ihtiyacı var.