Yerel kalkınma projesi olarak ya da bu niyetle başlayan Port Alaçatı Projesi kısa süre içinde rant projesine dönüşmüştü. Belediye ve müteahhit işbirliği ile denetimsiz bir işleyişe sahip olan Şirket, bırakın yerel kalkınmayı, yasa tanımaz bir süreç ile ilerlemiş, yerel halkı dışlayarak, elit gettosu halini almıştır.
Villasının önündeki kanala teknesini bağlayacak zenginler için, ne kıyı kenar çizgisi ve yasası dikkate alınmış ne de sulak alanın imara açılması sorun olmuştu. Belediye yönetimi ve müteahhit işbirliği ile zaman içinde belediye mülkleri ve yatırımları da kamu yararı dışında kullanılmaya başlanmış ve zaman içinde hız kazanmıştır.
Zaman zaman belediyeye ait villalar sembolik fiyatlarla satılmış ama bunun hesabını soran olmamıştır. Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’un burada ihaleler aldığı söylenmiş ama örneğin plajı kaç paraya kiraladığı ve kısa bir süre sonra kaça sattığı açıklanmamıştır. Belediyeye ait Marinanın %90 kırımla ihale edilmesi de sorun teşkil etmemiştir.
Ardından geçen dönem yine sembolik fiyatlarla satılan bazı villaların gerçek değerinin kime ödendiği sorusu yanıtsız kalmış. Yaklaşık 20 milyon Euro tutarındaki bu gayrimenkul satışından paya alamayan bir şirket ortağının mahkemeye başvurması ile haberdar olunmuştur. İzmir 4. Ticaret Mahkemesindeki ifadelere yansıyan iddialar ve kabuller, inanılmaz olayları yansıtmıştı.
Başta hazine arazileri tahsis edilen, Marinasını Belediyenin yaptığı ve yine Belediyenin mülklerinin ve ortaklığının olduğu Port Alaçatı Şirketi adeta bir arpalık görüntüsü vermiş, ancak ısrarlı sorulara rağmen ne Alaçatı ne de Çeşme Belediye yönetimi bu sorulara yanıt vermemiştir.
Son olarak da Belediye mülkü olan 4165 Ada ve 1 Parseldeki, 10 bin metrekareye yakın arsanın akıbeti, bu ayki Çeşme Belediye Meclisi toplantısında, muhalif meclis üyeleri tarafından soru önergesi haline getirilmiş ve kayıtlara geçirilmiştir.
İddia çok basit. Belediyeye ait olan bu koskoca arsa ne oldu? İddia ve paylaşılan fotoğraflara göre içine kanal açılmış ve villalar yapılmış olduğu anlaşılıyor. Bu arsada villalar yapıldıysa, kim yaptı? Belediye durdurma kararı almış söylentiye göre. Peki, neden durduramamış ki, kendisine ait bir arsadaki inşaatı?
Belediyeye ait bu arsada villalar var ise, bunlar kime ait? Satılmış mı, kiralanmış mı, bunlarda oturanlar var mı? Varsa kimler oturuyor?
Bu yanıtsız sorular adeta akıl almaz iddiaları içeriyor. Belediyeye, yani kamuya ait bir arsa nasıl işgal edilebilir ve onun üzerine belediyenin sözleşmesi, onayı olmadan nasıl kanal açılabilir ve villalar yapılabilir?
Belediye Meclisinde yöneltilen bu soruları yanıtlayan oldu mu bilmiyorum. Ama bu, yasal bir zorunluluktur. Belediye bir kamu kurumudur ve vatandaşın her türlü sorusunu yanıtlamak zorundadır. Eğer bu sorularda dile getirilen iddialar yanlış ise, iş çok basit, açıklarsınız konu kapanır.
İşin ilginç yanı Belediye Meclisinde yaşanan bu olaydan sonra Port Alaçatı Şirketi yöneticileri, Ankara’da CHP’de yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısını ziyaret ediyorlar. Bu da çok ilginç değil mi? Bir inşaat şirketi yöneticilerinin CHP Genel Başkan yardımcısı ile ne işi olabilir?
Daha da ilginci hemen birkaç gün sonra, bu defa CHP’nin iki Genel Başkan yardımcısı birden, Port Alaçatı yönetim kurulu üyelerini Port Otelde ziyaret ediyor. CHP Genel Başkan Yardımcılarından Gökhan Zeybek ve Burhanettin Bulut’un şirket yöneticilerini ziyaretinin amacı da açıklanmadı.
CHP Genel Başkan Yardımcıları Çeşme’de Belediye Başkanı veya İlçe Başkanını ziyaret etse anlarız ama inşaat şirketi yöneticilerini ziyaret etmeleri, nasıl bir nezaket gösterisidir, bunu anlamak çok zor.
Çeşme Belediyesinin bunca kamu zararı, mülk ve para kayıpları iddiası ortada dolaşırken üstelik.